Yaşlılık ve pandemi | Kaygı, gerilim, yetersizlikler ve hatırlatmalar
Tüm insanlığı imtihana tabii tutan COVID-19 pandemisi, bu aralar biraz nefes aldırsa da hala bitmedi. Süreç insanlığı yoksullaştırdı, yoksunlaştırdı, kaygı, stres, endişe, korku, yalnızlık, boğulmuşluk, çaresizlik, sinirlilik, suçluluk, öfke, anksiyete gibi duygulara gark etti.
Pandemiden en çok çocuklar, kadınlar, engelliler, cezaevlerindeki mahpuslar, sosyal hizmet kuruluşlarında bakım görenler, kronik hastalığı olanlar ve illaki yaşlılar etkilendi.
Yaşlıların başta ‘onurlu bir yaşam hakkı’, ‘yurttaşlık hakkı’ ve ‘sağlık hakkı’ olmak üzere haklarını kullanamadığını, ‘yaş’ları nedeniyle aile ve toplum içinde yeterli düzeyde desteklenmediğini, cinsiyet, ırk, etnik köken ya da diğer konumları nedeniyle hayatın içinde negatif ayrımcılığa tabii tutulduğunu, temel gereksinimlerinin bile karşılanamadığını gördük, yaşadık.
Yaşlı haklarının tanınmadığı, yaşçılığın hüküm sürdüğü Türkiye’de; yaşlılığın getirisi kayıp ve gerilemeler yaşayan, toplumda geri plana itilen, ayrımcılığa uğrayan, mevcut olanaklara eriş(e)meyen, başta bağımsızlık, katılım, bakım, kendini gerçekleştirme haklarını bilmeyen, mevcut haklarını koru(ya)mayan ve savun(a)mayan, mevcut yaşam kalitesini koru(ya)mayan yaşlılar pandemide zorlandı.
Yaşlıların pandemiden etkilenme düzeyini kişilik özellikleri, yaşam biçimi, beslenme, katılım, iş, sosyal ilişkiler, ekonomik durum ve kronik hastalıkları belirledi.
Evde olmak: Ev izolasyonu ise kan dolaşım, kas-iskelet, sindirim ve solunum sistemlerini etkiledi, bağışıklığını zayıflattı, psiko-sosyal sorunlarının fark edilmesini engelledi.
Hizmete erişim: Sağlık kontrolleri, beslenme ve ilaç tedarikleri aksadı, mevcut sosyal hizmetlere ulaşmalarını engelledi.
Kaygılar: Virüs nedeniyle hastalanmak, iyileşememek ve başkalarına bulaştırmanın yanı sıra sevdiklerinin hastalanması ve iyileşememe olasılığı yaşlıları kaygılandırdı. Damgalanmaktan korktular, “virüs sadece yaşlıları öldürüyor” söyleminden ürktüler. Kronik hastalığı olanlar artı korku yaşadı.
Ölüm kaygıları arttı, özgüvenleri azaldı. Yalnızlıklarına gömüldüler. Halsiz, yorgun, uyumsuz, bunaltılı, karamsar, (u)mutsuz oldular. İştahları kaçtı, uyku düzenleri bozuldu. Haz, ilgi, istek ve bellek kaybına uğradılar. Konsantrasyonları bozuldu, bellekleri zayıfladı.
Yetersizlikler: Artan şefkat, sevgi ve paylaşım beklentileri karşılanamadı. Yetersiz sosyal desteği olanların kırılganlığı arttı. Telefonla yönetilmekten hoşlanmadılar.
Kuşaklararası gerilim: Aile içinde ve toplumda kendileri için yapılması gerekenler yapılmadı, ihmal edildiler; yapılmaması gerekenler yapıldı, istismar edildiler.
Çelişen bilgiler: Yakınlarından, resmi ağızlardan ve (sosyal) medyadan edindikleri çelişkili bilgiler endişelerini arttırdı. İnatçı ve tekrarlayıcı olumsuz düşüncelere kapıldılar. Yaşa bağlı ayrımcılıktan etkilendiler.
Pandemide ev izolasyonu: Ailesiyle aynı evde, yakınlarıyla aynı/ ayrı kentte yaşayan, evinde yalnız, eşiyle veya bakıcısıyla yaşam sürdüren, geliri olmayan veya yetersiz olan, fiziki koşulları yetersiz evlerde yaşayan, ileri yaştakiler, Alzheimer hastaları, huzurevi ve bakımevlerinde kalanlar, yatağa bağımlı olup başkasının desteğiyle yaşam sürdüren yaşlıları farklı düzeyde etkiledi.
Bulaş riski: Dışarda çalışan, okula giden, evin dışarı işlerini yapan, artık evden çalışan aile üyeleriyle biraradalık bulaş riskini arttırdı. Mevcut ve yeni rahatsızlıkları için hastaneye gidememek sağlıklarını tehdit etti.
Sabrettiler: Günlerce, aylarca sokağa çıkamayan, sonrasında sınırlı saatlerde çıkabilen yaşlılar -bazen isyan etseler de– sabrettiler, beden ve ruh sağlıklarının daha fazla bozulmasına izin vermediler.
Daha da daralan alanlar
Başlangıçta, 65 yaş üstü bireylere sokağa çıkma yasağının konduğu ilk günlerde yerel ve ulusal medya söylemi nefret dolu, sosyal medya paylaşımları iç karartıcıydı; sonraları biraz toparlansa da…
Komşuluk ağları: Pandemide dışarıyla ilişkilerini sınırlayan/ ilişkileri sınırlanan yaşlılar için güzel şeyler de oldu. Apartman, sokak, mahalle bazında ve sosyal medyada örgütlenen insanlar ve yaşlılara yönelik sivil toplum kuruluşları evlerindeki yaşlıların gereksinimlerini karşılamaya çalıştı.
“Alo” hatları: Dumura uğrayan komşu dayanışması canlandı, (varsa) apartman görevlileri yaşlı sakinlere daha duyarlı oldu, genç-orta yaştakiler “alo evlat” oldu, uzak/ yakınlardaki çocuk, torun, yeğen büyüklerinin hatırını daha çok sorar oldu, market ve eczaneler ‘alo’ hizmetini arttırdı. Kamusal ve yerel kurum-kuruluşlar (eksik ve yetersiz de olsa) bazı önlemler aldı, düzenlemeler yaptı.
İzolasyon: Pandemi sürecinde kamu-özel yaşlı bakım kuruluşlarında kalan yaşlıların bakım-beslenme-sağlık hizmetleri pek aksatmasa da izolasyon zaten aile yakınlığı, sevgi ve ilgisinden, bedensel temaslardan yoksun olan yaşlıların yalnızlıklarına gömülmesine, fiziksel ve mental sağlıklarının –daha da- bozulacağı endişesine yol açtı.
Bakım tercihi: Medyadaki virüs kaynaklı ölüm haberlerinden ürktüler. Yakınlarını ve gelecekte kurumsal bakım tercihini kullanmayı düşünenleri endişelendirdi.
HatırlatmalarDünya Yaşlılara Şiddet, İhmal ve İstismarı Farkındalık Günü vesilesiyle; – tüm dünyada yaşlıların potansiyel şiddet mağduru olduğunu, – pandemi sürecinde yaşlıya yönelik şiddetin çok bariz ortaya çıktığını, – yaşlılara yöneltilen fiziksel-cinsel-sözel-duygusal, ekonomik, sosyal acı veya ızdırap veren ya da verme olasılığı bulunan tüm ihmal ve istismar eylemlerinin şiddet olduğunu, – bağırma-çağırma-iteklenme-azarlanma-hakaret etme-ilgisizlik vb. gibi davranışların şiddet olarak algılanması gerektiğini, – bir yaşlıya yapılması gerekenlerin yapılmamasının ihmal, yapılmaması gerekenlerin yapılmasının istismar olduğunu, – ihmalin zaman içinde istismara dönüşebileceğini, istismarın da ihmali içerebileceğini hatırlatmak isterim. |
Yurttaş, “eksik yurttaş” değil
Yaşlı insanlar çabuk incinir, kırılgandır ve çoğu kez savunmasızdır. Yaşlı haklarının tanınmadığı, yaşçılığın hüküm sürdüğü bir ülkede yaşlı olmak zor…
Pandemi sürecinde yaşlılar –çoğu kez– olan biteni, yakınlarını, bakım verenleri ve toplumu anla(ya)madı. Yakınları, bakım verenleri ve toplum da yaşlıları anlayamadı. Kısacası yaşlılar bu süreçte “eksik yurttaş” olmanın ağırlığını daha fazla hissederek daha çok incindiler.
Yaşlı haklarının tanındığı, Yaşcılık-Agizm’in ortadan kalktığı, yaşlıların ‘eksik’ yurttaş değil ‘yurttaş’ olduğu bir dünya ve ülke özlemiyle, dileğiyle… (ŞD/APK/SD)
* Bu yazıda “Selçuk Karacık’ın Anısına Armağan Yazılar: Sosyal Hizmetin Tarihi, Eğitimi, Etiği ve Farklı İhtiyaç Grupları. Editörler: Prof. Dr. Yüksel Baykara Acar – Sosyal Hizmet Uzmanı Turgay Çavuşoğlu. Nika Yayınları. 2021. 405 sayfa” kitabında yer alan “Pandemide Yaşlı Olmak Zor: Pandemi Yaşlılar İçin Bir İmtihan mı Yoksa?” (sayfa 373-385) başlıklı yazımdan yararlandım.
Yaşlılara Karşı Şiddet, İhmal ve Suistimali Farkındalık Günü
1) Yaşlılık ve pandemi | Kaygı, gerilim, yetersizlikler ve hatırlatmalar
2) Rehber | Hayatta/Pandemide yaşlı olmak
Bu haber bianet.org adresinde yayımlanmaktadır.