Yaşlı Nüfus Artışı Sessiz Bir Devrimdir Aslında
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve yaşlı hakları örgütü Help Age International’ın yaptığı küresel araştırma sonuçlarını içeren Anadolu Ajansı kaynaklı haber 1 Ekim 2013 günü sanal medyada “Dünya hızla yaşlanıyor”, “Yaşlılar için en rahat ülke İsveç”, “Dünyanın hızla yaşlanan nüfusunu desteklemeye hazırlıklı olmadığı bildirildi” başlıklarıyla yer aldı.
***
Dünyada sayısı ve oranı büyük hızla artan yaşlı insanlara ilişkin çalışmalar yapan “Help Age International” adlı vakfın “Global AgeWatch Index: Küresel Yaşlılık Takibi” verilerinin yer aldığı raporda; 91 ülke baz alınmış.
İlk 10 sırada hangi ülkeler var? İsveç, Norveç, Almanya, Hollanda, Kanada, İsviçre, Yeni Zelanda, ABD, İzlanda, Japonya.
Son 10 sırada ise Honduras, Montenegro, Batı Şeria ve Gazze, Nigerya, Malawi, Ruanda, Jordan, Pakistan, Tanzanya, Afganistan var.
Türkiye 70. sırada. “Güney Afrika, Ukrayna, Güney Kore, Dominik Cumhuriyeti ve Gana’dan sonra; Endonezya, Paraguay, Hindistan, Mongolia, Guatemala’dan önce geliyor.”
Türkiye Asya kıtasındaki 23 ülke arasında 13. sırada. Vietnam, Kırgızistan ve Güney Kore’den önce Endonezya, Hindistan ve Mongolia’dan sonra geliyor.
2012-2050 yılları arasında G20 ülkelerini 60 (+) yaş nüfus artış oranı ve yaşlanma hızı bağlamında değerlendirildiğinde sonuçlar ilginç.
İndeksin ilk yarısındaki ülkelerden Japonya’nın 2012-yaşlı nüfus oranı yüzde 32, Fransa’nın yüzde 24 ve her ülkede bu nüfusun 2050’de 1.3 kat artacağı varsayılıyor. 2012-yaşlı nüfus oranı yüzde 27 olan Almanya ve İtalya ile yüzde 19 olan ABD.de yaşlı nüfusun 2050’de 1.4 kat artacağı, Kanada ve Avustralya’da ise 1.5 kat artacağı saptanıyor. İndeksin 13. sırasında yer alan ve 2012’de yüzde 13 olan yaşlı nüfus oranı Çin’de 2050’de 2.5 kat artacağı; 11. Sıradaki Brezilya’da ise yaşlı nüfusun 2.7 kat artacağı varsayılıyor.
İndeksin ikinci yarısındaki ülkelerden Güney Afrika’da 2012’de yüzde 8 olan yaşlı nüfusun 2050’de 1.9 kat artacağı, 2012’de yüzde 19 olan Rusya’da ise 2050’de 1.7 kat artacağı, Güney Kore’de 2.3 kat, Hindistan’da 2.4 kat artacağı varsayılıyor.
2012’de toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranı yüzde 10 olan Türkiye ile Meksika’da bu oranın 2.7 kat artacağı saptanmış.
*****
2050 yılında dünyadaki yaşlıların sayısı 15 (-) yaştakileri aşacağı ve yaşlı insanların büyük çoğunluğunun kalkınmakta olan ülkelerde yaşayacağı varsayımıyla hareket eden dünyadaki yaşlı insanların refahına ilişkin çalışmalar yapan “Help Age International” adlı vakıf; 91 ülkedeki yaşam niteliğini “Küresel Yaşlılık Takibi İndeksi”yle incelerken yaşlıların gelir güvenliği, bu gruba yönelik sağlık hizmetleri, çevre koşulları ve eğitim-istihdam olanakları açısından incelemiş. Bazı sonuçlar enteresan.
Mesela Türkiye’nin ortalama oranı: yüzde 38.1 iken en zayıf alanı yüzde 14.5 ile eğitim-istihdam olanakları. En güçlü oranı 79.7 ile gelir güvenliği.
Emeklilik sisteminin 100 yaşında olduğu İsveç; yüzde 89.9’ ile en yüksek ortalamaya sahip ülke. Türkiye ile aynı oranda yaşlı nüfusa sahip olan ve 2050 yılında da aynı oranda artış yaşayacak olan Meksika yüzde 48.9 ortalama oranı ile bizden çok iyi durumda. Ülke olarak moral bulmak için Afganistan’a bakabiliriz; yüzde 3.3 ortalama oranı. Çevre olanakları ise neredeyse yüzde 0 oranında.
*****
Sayılara boğulmuş bir yazı yazmak değil amacımız. Birleşmiş Milletler 2002 Uluslararası Eylem Planı yayımlanalı 11 yıl oldu. Her ülke ulusal eylem planını yaptı. Türkiye’de yaptı ama ne denli hayata geçtiği tartışılır. Sonuçta bu rapor dünyada yaşlıların durumunu aynı kriterlerle saptadığı için çok önemli.
Yıllardır geleceği bilinen bu konuda her tür uyarı işaretlerinin alındığı bir sosyal sorun olan yaşlılık sorununun çığ gibi üzerimize geldiğinin göstergesi bu rapor. Niye? Birçok ülkenin yaşlanmakta olan nüfusu için yeterli önlem almaması ve yeterli donanıma sahip olmaması çok önemli. Üstelik 2050’ye dek gerçekleştirme olasılığı da sanki çok güçlü değil.
Vakıf raporunda; “yaşlı nüfusun durumunun iyileşmesi için yaşlısına iyi davranmak gerekli” deniyor ve “yaşlı refahının artması mutlaka varlıklı olunmaya koşut değil” diye ardından ekleniyor.
Vakfın bu söylemini 36. sıradaki Sri Lanka ile 33. sıradaki Mauritius destekliyor. Bu iki ülke kendilerinden daha zengin ülkelerden yaşlı takibi indeksinde daha yüksek sıralarda. Hollanda’nın 40. sırada olduğunu söylersek yoruma bile gerek kalmıyor.
Araştırmayı hazırlayanlardan biri olan Prof. Aşgar Zaidi “Bu sıralama, Rusya, Hindistan ve Güney Afrika gibi dünyanın yükselen ekonomilerine sahip bazı ülkelerin yaşlı nüfusa bakma konusunda beklenenden kötü olduklarını ortaya koyuyor” dedikten sonra ekliyor: “Kalkınmakta olan ülkeler, toplumlarının nasıl yaşlanacağına ve yaşlılarını nasıl üretken faal tutacağına daha fazla akıl yorması için hiç de geç kalmadılar.”
***
Burada biraz geriye; 1995 yılına gidelim. Birleşmiş Milletler “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi” bağlamında “Yaşlı Kişilerin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hakları”nın görüşüldüğü 13. Oturum kararlarına bir bakalım.
“65 yaş üstü yaşlı kişiler toplumun diğer kesimleri gibi heterojen ve farklılık gösteren bir nüfus grubudur ve içinde bulundukları durum, bir ülkenin ekonomik ve sosyal durumuna, demografi, çevre, kültür ve istihdamla ilgili unsurlara ve bireysel düzeyde, ailenin durumuna, eğitim durumuna, kentsel ya da kırsal çevreye ve çalışanların ve emeklilerin meslek durumuna bağlıdır.
Sağlık durumu iyi olan ve mali açıdan kabul edilebilir bir düzeye sahip yaşlı kişilerin yanında, gelişmiş ülkelerde bile kendilerini geçindirmek için yeterli olanaklara sahip olmayan ve belirgin biçimde risk altında, kıyıda kalmış ve korunma altında olmayan gruplara dahil yaşlı kişiler de bulunmaktadır.
Ekonomideki durgunluk ve yeniden yapılanma dönemlerinde, yaşlı kişiler özel bir risk grubu oluşturmaktadır. Taraf Devletler, ciddi biçimde kaynak sıkıntısının yaşandığı dönemlerde dahi toplumun riske açık gruplarını korumakla yükümlüdür.
Bir devlet içerisindeki sorunların, yapısının ve büyüklüğünün düzenli izleme yoluyla belirlenmesi gerekliliği; gereksinimleri karşılamak üzere uygun biçimde tasarlarmış politika ve programları hayata geçirme gerekliliği; gereken hallerde yasa çıkartma ve ayrımcılık içeren yasaları değiştirme gerekliliği ve konuyla ilgili çalışmalar için bütçe desteği sağlama ve duruma göre uluslararası işbirliği talebinde bulunma gerekliliği bulunmaktadır.
***
Birleşmiş Milletler 1982’de 1. Dünya Yaşlılar Asamblesi itibarıyla yaklaşık 10’ar yıllık aralarla “Yaşlı nüfusunun artışı; dünya genelinde ve ülkeler düzeyinde sosyal ve ekonomik yapıları etkileyen ve gelecekte daha da fazla etkileyecek olan sessiz bir devrim göstergesidir” mealinde uyarılar yapıyor. Ama taraf ülkelerin bir çoğu bu sorunu kale almıyor.
Oysa barınma, sağlık ve gelir gibi temel sosyal koruma zemininden yoksun yaşlıların yaşadığı bir ülkede toplumun diğer kesimlerinin refahının da sağlanması mümkün değildir çoğu kez.
Bu bağlamda Küresel Yaşlılık Takibine tekrar geri dönelim. Dünyanın yükselen ekonomik güçleri arasında yer alan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika; indekste Uruguay ve Panama gibi bazı yoksul ülkelerden daha alt sıralarda yer alıyor. Zengin ülkeler yoksul ülkelere görece yaşlanma olgusuna daha hazırlıklı. Ya Türkiye?
2050 yılında genel nüfus içinde yaşlı nüfus oranının yüzde 26’ya ulaşacağı bir ülkenin bu bağlamda yapacağı çok şey var. Sessiz devrimin ayak sesleri çok güçlü çıkıyor zira… (ŞD/HK)
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.