Yaşlı İnsanlar İletişim Teknolojisiyle Barışmalı
Bembeyaz kıvırcık ve kısacık saçlı, tombiş, siyah hırkalı, parmağında yüzüğü, kolunda saati, gözünde gözlüğüyle –epeyce– yaşlı teyze; iki elini masadan destek alarak kafasına dayamış, yorgun değil ama düşünceli. Önündeki bilgisayarla bakışıyor; adeta “bu meret nasıl kullanıla ki” dercesine.
Her yaş için teknoloji
ATM’den para çekmek. Yenilenen çamaşır ya da bulaşık makinasının düğme fonksiyonlarını öğrenmek. Dijital aletle tansiyon ya da şeker ölçmek. Evdeki elektronik alarm sistemini devreye sokmak. Bilgisayar kullanamayınca internetten de uzak kalmak. Televizyon, kablo ve DVD kumandalarını birbirine karıştırmak. 444’lü hatlardaki “madeni ses”lerin talimatlarına uyamamak. Dijital işitme cihazının ses düzeyini ayarlayamamak.
Ankesörlü telefonu kullanamamak. Otopark bilet makinalarında ya da havaalanı check-in terminallerinde işlem yaptıramamak, bilet satma makinasından –mesela akbil– kontur doldurtamamak. Ve hayatın içinde say(ama)dığımız sair otomatik ya da teknolojik her şeyi yaşlı insanların kullanmakta zorlandığı kesin.
İnternetsiz mümkün mü?
Cep telefonundan sadece aç-kapa sınırında yararlanıyor çoğu. Ya internete ne demeli…
Yaşlı insanlar illaki internetsiz bir hayatın mümkün olmadığının ayrımındalar elbet. TC kimlik numarasından tutun seçmen kütüğüne kayıtlı olup olmadığına; hastaneden randevu almaktan tutun her tür banka işlemlerine; uçak-otobüs bileti almaktan yemek tarifine, oyun oynamaya kadar hayatın her alanında internetin öneminin farkında onlar.
İki-üç tık
Telefon, tablet ya da bilgisayarla yüz yüze gelip fatura ödemeleri dahil bir çok şeyi iki-üç “tık”la halletmenin bilen için çok kolay olduğu üstelik zaman ve para israfını da önlediğini biliyor yaşlı insanlar.
Eğer “e-devlet” şifresi alınırsa kamudaki vergi borcu ve dava takibi dahil tüm işlerin yapılabileceğini biliyor yaşlı insanlar. Sosyal etkileşim sağlayan e-posta veya SMS ya da görüntülü görüşme de önemli, gazete okumak da önemli onlar için.
Tüm dünyada yaşlı nüfus hızla artmaya devam ederken; yaşlı insanların iste(me)se de –ki son yıllarda giderek daha fazla– teknolojiyle samimiyeti artıyor; hayatın dayatması yüzünden. Yaşlı insanlar, teknolojiyle muhabbete girmek için harcadığı çaba; tek yönlü bir çaba.
Yaşlı dostu teknoloji
Günlük yaşam için değişik teknolojik ürün üreten firmalar; teknoloji tüketicileri içindeki oranı giderek artan yaşlı nüfusu kaale almak zorunda. Sosyal hayatla iletişim ve etkileşimi göreli olarak sınırlı olan yaşlı insanlar için mobil teknolojinin nimetleri onların etkileşim ve iletişimini arttırdığı için sanıldığından daha fazla gerekli.
Üstelik teknoloji pazarında yaşlı tüketiciler beklenenden daha çabuk hissettirdiğinden sektör biraz gecikmeli ve sınırlı da olsa bu duruma sessiz kalmadı. Mesela az tuşlu, kullanımı pratik, yazı ve rakamları büyük telefonlar üretildi. Geçenlerde gittiğim elektronik mağazadaki satış danışmanı, orta yaş üstü insanlara ‘tablet PC’ satışlarında patlama yaşandığını söyledi.
Üretici – yaşlı tüketici
Teknoloji üreticisi ile yaşlı tüketici barış içinde yaşamak zorunda artık. Elbet sorun o ürünlerin satın alınmasıyla çözümlenmiyor; kullanım konusunda onlara danışmanlık yapacak insanlara da gereksinimi var yaşlı insanların.
Bu yaş grubu görme, işitme, duyma, konuşma, dokunma ve hareket dahil birçok konuda gerileme ve kayıplar yaşıyor; her biri farklı düzeyde ve kendine özgü olsa da.
Hayat anlamak ve anlaşılmak üzerine kurulu. Yaşlı insanların fazlasıyla anlaşılmaya gereksinimi var.
İçlerinde teknolojiyi cem’an reddedenler; yapamam, edemem diyerek kullanmaktan korkanlar; ‘artık kaçış yok’ diyerek teknolojiye uyum sağlamak isteyenler; hayatı yakalamak istediği için gençler kadar iyi kullananlar da var.
Erkek yaşlılar kadınlardan daha çok; yalnız yaşayanlar aile içinde yaşayanlardan daha çok; kentte yaşayanlar kırsalda yaşayanlardan daha fazla yararlanıyor bu teknoloji nimetlerinden.
Telefon, tablet, bilgisayar
İletişim teknolojisi ürünlerinin olumlu yanları olumsuz olanlardan üstün. Önemli olan bireyin o ürüne ne anlam yüklediği, onunla ne yaptığı. Yaşlı insanların çok işlevli pahalı ürünlere gereksinimi de yok üstelik.
Taşıması kolay, ağırlığı az, ikonlarla işlevselliği artan, harf-rakamları istendiğinde büyütülen bir tablet PC ile oturduğu koltuğundan, uzandığı yataktan; torununun her anını fotoğraflamak, uzaklardaki gelini ve oğluyla yazışmak, sudoku çözmek, gazete okumak; eh arada bir de kağıt oynamak onların yaşam kalitesine, moraline yaptığı katkı önemli.
Elinde kolayca tuttuğu bu aletle dünyasını büyüten yaşlı insanın bu harika olanaktan daha fazla yararlanmayı artarak sürdürmemesi mümkün değil.
Teknoloji–güven ilişkisi
Akıllı telefonun, bilgisayarın hayatlarını büyük oranda kolaylaştırdığının farkına artık onlar. Torunlarından, çocuklarından, akranlarından tanış olduğu bu teknolojik ürünlerle samimiyetini bireysel düzeyde gerçekleştirdiğinde kendilerini daha bir güvende hissettiği kesin.
Bu ürünlerle samimi ilişki kurmak isteyen ancak ekonomik yetersizlik vb. nedeniyle sahip olamayan yaşlı insanın kendisinin gerçek dünyadan dışlandığını düşünmesi de doğal.
Yaşlı insanlar pek çok nedenle teknoloji kullanımında zorluk yaşıyor. Bu sadece görme-işitme vb. organlardaki kayıplarla sınırlı ve etkisiyle değil. Yaşlı birinin bilgisayar tuşlarına basacak fiziki gücünün olmaması ya da o aletin karmaşık özellikleri ya da tasarım hatası (!) nedeniyle kullanım güçlüğünün olması kaynaklı da değil. Telefon fiyatının pahalı olması ya da o telefonun güvenli olmamasından kaynaklı değil bu.
Yaşlı insanların teknoloji kullanımını köstekleyen o telefonun kullanım yönergesinin 6 puntoyla yazılması ya da talimat-işlev tuşlarının minnacık olmasından da değil.
Sorun yaşlı insanların teknolojik yenilikler konusunda bilgilendirilmemesi ya da eğitilmemiş olması da değil. Sadece yaşlı dostu teknoloji üretiminin yenilerde önemseniyor olması değil, sorun.
İletişim teknolojisiyle barışmak
Hayatın birçok alanında ve her dem ayrımcılığa tabii olan yaşlı insanların teknolojiyle arasının iyi olmamasında belki bu saydıklarımızın tümü geçerli.
Ama bence en önemli sorun; o yaşlı insanları teknolojiyle barıştırmak gerektiğinin önemsenmemesi. Onların teknolojiyle muhabbetlerini arttırmak için yeterli çaba harcanmaması asıl sorun.
Bu anlamda yaşlı dostu teknolojik ürün geliştirilmesi önemli. Ancak kuşaklararası dayanışmayla da ailedeki ve çevredeki yaşlı insanların başta internet olmak üzere teknoloji nimetlerinden yararlanmasının desteklenmesi daha da önemli.
Sosyal medyada aktif olmak
Bir araştırma sonucuna göre; Türkiye’deki her 4 yaşlıdan 1’i akıllı telefon uygulamasına yakın hissediyormuş kendini. Yine her 4 yaşlıdan 1’i günlük yaşamda sosyal ağları kullanıyormuş.
Her 5 yaşlıdan 2’si en az haftada 1 akıllı telefon kullanıyormuş. Yine her 5 yaşlıdan 2’si haftada en az bir kez sosyal medyaya giriyormuş.(**)
Yaşlı insanların akıllı telefon ve internet kullanımına ilişkin bu veriler sevindirici ve konunun önemini ifade edici.
Yaşlı insanlara hediye edin
Gelin, eski teknoloji olduğu için kullanılabilir olduğu halde bir kenara attığınız diz üstü bilgisayarlarınızı dedenize, a’nanenize, yan dairede oturan yaşlı teyzeye hediye edin; haftada bir-iki saatinizi onlara ayırın ve öğretin internet kullanımını.
Merak etmeyin onlar emekli aylıklarından ayırıp öderler aylık kullanım ücretini. Daha sonra yenisini alırsınız o aletin; gerekirse. Zaten onlar da severlerse kendileri de alırlar; paraya kıyıp.
Sanal alemde var edin onları; açacağınız e-posta adresiyle; twitter hesabıyla. Oyalansınlar gelen sanal mektuplarla, yüz kırk karakterle yazılalara. Para ödemesinler bir gazeteye; ama okusunlar beş gazeteye.
Yeni modelini aldığınız için eski telefonunuz için de geçerli bu öneri. Faturasız bir hat alıp, aramasalar bile aranma lüksünü yaşasın o büyükleriniz. Özel günlerde annenize, babanıza tablet hediye edin; gecelik-sabahlık, mutfak robotu yerine.
Yaşlı insanlar müdahil olsun
Fotoğraftaki teyze gibi bakmasınlar; bilgisayara. Dahil olsunlar hayata. Hatta öyle dahil olsunlar ki; çocuklarının torunlarının ‘facebook’ ya da “twitter”daki yorumlarına müdahil olsunlar.
“Evladım ne ayıp yazılır mı öyle! Cümle alem okuyor o yazdıklarını. Çabuk sil onu” desinler size.
“O fotoğrafı tamam çektirdin de; bari koyma oraya. El’alem ne der” desinler size.
O torunlar, o çocuklar da sosyal medyada arkadaşlarıyla dedikodu yaparken yanıt versinler, dolaylı; annelerine, babaannelerine.
— “Bu sosyal düzen bizim değil; bizi oto-sansürlemek isteyenlerin… (Seni seviyorum annecik)
— “Vermeseydin annene adresini. Neyse ki benimkiler twitter’da kim olduğumu bilmiyor. Allahtan fake hesap”.
— “Vermedim ki! Google’a ismimi yazması yeterli. Öğrenmiş işte!”
— “Ay, güya facebook ev; twitter sokak. Ayyy çok fena ya!”
— “Özel istek güdümlü küfürlerim olursa sana dm’den atabilir miyim, benim yerime sen yazarsın.”
— “Genelde küfür yazmam ama gönder sen yaparız bişeyler. (yaşasın anne terörü kurbanları dayanışması)(ŞD/YY)
* Şadiye Dönümcü, sosyal hizmet uzmanı.
** “Super Babaanneler İnternette” 18.01.2014 tarihli Hürriyet Gazetesi. Turuncu eki.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.