Türkiye Uyku
Türkiye Uyku Tıbbı Derneği’ne göre bugün nüfusun yüzde 10’u kronik uykusuzluktan mustarip. Yani her on kişiden biri, hemen her gece uykusuzluk sorunuyla boğuşuyor. Yine derneğin verdiği istatistiğe göre yüzde 35 gibi büyük bir oran zaman zaman geçici uykusuzluk sorunu yaşıyor. Uykusuzluk yalnız vücudun dinlenememesi ve gündüz saatlerinde yorgun düşmesi gibi sorunlara neden olmuyor. Uykusuzluk semptomlarının; solunum bozukluğu, kalp hastalıkları, hareket bozuklukları, nörolojik sorunlar gibi birçok sağlık sorununun yanında stres ve kaygı bozukluğu başta olmak üzere ciddi psikolojik rahatsızlıklara da yol açtığı biliniyor.
Uyku sorunlarının özellikle modern kentli yaşam tarzı içerisinde nüfusun büyük bir bölümünde sıklıkla görülmesiyle birlikte, tıp bilimi de uykuya özel bir sayfa açmış durumda. Dünyanın her yerinde tıbbi araştırma merkezleri, uyku sorunlarının nedenlerini anlamak ve bunları ortadan kaldırmak için yoğun bir çaba içerisinde. Uyku hekimleri, kaliteli bir uyku için neler gerektiğini araştırırken hayatın hemen her alanında olduğu gibi yolları müzikten geçiyor.
(Tablo: ‘Aklın Uykusu Canavarlar Yaratır’ – Francisco de Goya)
Bebeklerin ninniyle daha kolay uykuya daldığı, belki on binlerce yıldır bilinen bir gerçek. Ancak araştırmalar, aynı şeyin yetişkinler için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin bilim insanları Hui-Ling Lai ve Marion Good’un yaptığı deney, orta yaş ve üzerindeki yetişkinlerin uykudan önce 45 dakika müzik dinlediklerinde ilk geceden itibaren çok daha kaliteli bir uyku uyuduklarını ortaya koyuyor. Aynı araştırmacıların bir diğer araştırmasında ise, akşamları düzenli olarak müzik dinlemeyi alışkanlık edinmiş bireylerin uyku sorunlarıyla daha az karşılaştığını gösteriyor.
(Fotoğraf: ‘Insomnia’ filminden bir kare. Yönetmen: Christopher Nolan)
hormonel etkilere neden olduğunu kanıtlıyor. Örneğin strese neden olan ve bu nedenle vücudu sürekli tetikte tutan kortizol hormonu, doğru müzik dinlenirse daha az salgılanıyor. Diğer yandan yine doğru müzik, yemek yerken, spor yaparken ve seks sırasında salgılanan dopamin hormonunu tetikleyebiliyor. Bu hormon, kişinin mutlu ve motive olmuş hissetmesini sağlıyor.
(Tablo: ‘Dinlenme’ – John Singer Sargent)
Bir başka araştırma, uykudan önce sevilen müziklerin dinlenmesinin uykuya dalma süresini ciddi oranda kısalttığı sonucunu doğurmuş. “İnsomnia”, yani uykusuzluk rahatsızlığı olan kadın deneklerle 10 gece üst üste takip edilerek yapılan bir çalışmada, akşamları sevilen müzikler dinlenmediğinde 27-69 dakika arasında olan uykuya dalma süresinin, akşam müziği rutin hale geldikten sonra 6-13 dakikaya düştüğü görülmüş.
(Tablo: ‘Öğlen: İş Arasında Dinlence’ – Vincent Van Gogh)
Sidney Üniversitesi’nden Emery Schubert ile Thomas Dickson, yaptıkları çalışmalarda uykudan önce dinlenen müziğin uykuya dalma süresini ve uyku kalitesini arttırdığını doğruluyor. İkilinin ‘Musicae Scientia’ dergisinde yayınlanan makalesine göre bunun nedeni hem müziğin stres yaratan düşüncelerin önüne geçmesi hem de şehirlerde kesintisiz süren ancak kulaklarımızın artık alıştığı “şehir uğultusu”nu maskelemesi.
Schubert ve Dickson ayrıca dinlenen müzikler ile uyku ilişkisini karşılaştırarak, hangi müzikal özelliklerin uykuda işe yaradığını da belirlemiş. İkilinin araştırmasına göre bas sesler gibi alçak frekansların baskın olduğu müzikler uyku öncesinde daha iyi sonuçlar veriyor. Yine notaların daha yavaş ve birbirleriyle tutarlı sürelerde çalındığı eserler, kaliteli bir uyku için faydalı. Öte yandan istemsizce de olsa vücutta hareket dürtüsü sağlayan dans ritimli müzikler, uykudan önce olumsuz etki yapabiliyor.
(Tablo: ‘Yatakta’ – Henri de Toulouse-Lautrec)