Türk İslam Tarih'inde bir ilk olan Darülaceze ilk olarak Şişli'de kuruldu
Darülaceze, Türk İslam kültürümüzde yer alan Şefkat Evleri, darda kalmış, yolda kalmış, yetim, öksüz, aciz, yardıma muhtaçlara yardım elini uzatan merhamet duygumuzun en güzel örneklerinden biridir.
Türk İslam kültürümüzde yer alan Şefkat Evleri, darda kalmış, yolda kalmış, yetim, öksüz, aciz, yardıma muhtaçlara yardım elini uzatan merhamet duygumuzun en güzel örneklerinden biridir.
Kuşlar için, hayvanları korumak için bile vakıf kuran müstesna bir milletiz. Bulunduğu topraklar üzerinde yaşayan herkesin milliyeti, dini, dili, ırkı, sınıfı, cinsiyeti, inancı ne olursa olsun, dinini, töresini geleneklerini yaşaması için elinden gelen her türlü imkanını seferber etmiştir. Devlet hiç ayrım gözetmeksizin bütün halkına şefkat elini uzatmıştır.
Özellikle din kültürümüzde aç olanı yedirip içirme, çıplak olanı giydirip kuşatma, evsiz olanı barındırma edindirerek hizmet etmek en ulvi görevdir. Bu yardımlaşma insanı kamil derecesine ulaştıran en mukaddes sorumluluktur.
Yine bir ilk olarak Şişli’ye nasip olan bu güzel kuruluş, günümüze kadar amacından hiç sapmadan hizmetine devam etmektedir.
Aslında buranın kurulma amacının hangi ihtiyaç sebebi ile ve hangi süreçte kurulduğundan bahsetmek istiyorum.
Yıl 1977 Osmanlının Rusya ile savaş yılları. Savaştan kaçan 400 bine yakın göçmenin Osmanlı topraklarına sığınması ile büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Yatacak yer, yiyecek yemek, bulamayan kimsesizler sokaklarda dilenmeye başlayınca bu durum Padişah II. Abdülhamit Han’ın gözünden kaçmaz ve onu çok üzer. Dilenciliği önlemek üzere yeni tedbirler alınmalıdır. Ve bir ferman ile bakıma muhtaç insanlar için bir ev kurulmasını emreder.
Hemen bir komisyon toplanır ve bu iş için uygun bir alan bulma çalışmaları başlatılır. Tam teşekküllü, devletin adına yakışır bir eserin yapılması için yer ve de bütçe konuşulur.
Yer olarak Kağıthane’nin atış alanı sırtları kararlaştırılır. Bütçeye gelince böyle bir yapı en az 100.000 ile 70.000 bin altın arasında bir bütçeyle bitirilebilir. Yer ve bütçe kabul görüp Padişahın 6 Nisan 1890 tarihli fermanı ile,11 Nisan 1890 tarihli resmi tebliği ile yayımlanarak yürürlüğe girer.
Kuruluş masrafları için Padişah10 bin altın hediye buyurmuş olup, ayrıca 7 bin altın değerindeki 18 parça eşyasını da hibe eder. Yapım için ihaleye pek çok mimarlar katılır ama ihale Tersane-i Amire kalfası Vasilaki Efendi’ye kalır. Duyarlı milletimizin yardımsever halkının da yaptığı 50 bin altın bağışla 1892 tarihinde 21 koyun kurban edilerek temeller atılır. Dahiliye nazırı Halil Rifat Paşa’nın öncülüğünde ve bütün halkın katılımları ile 7 Kasım 1896 yılında törenle açılış yapılır.
Açılış tarihi Padişahın doğum gününe denk getirilerek ona yapım aşamasında hazırlanan bir albüm ile anahtarlar teslim edilir. İlk zamanlar Vakfın yönetimi Dahiliye Nezaretince tayin edilir.
Yönetim ise Darülaceze Müessesat-ı –Hayriye-i Sıhhıye Müdürlüğüne bağlıdır. Bu kurumun kapanması üzerine Şehremaneti Sıhhıye Müdürlüğü’ne bağlanır. Günümüzde ise Büyük Şehir Belediyesine bağlı olarak kimsesiz ve yaşlılara hizmet veren bir kurum olarak çalışmaktadır.
Yapı son derece sade ve klasik Osmanlı mimarisi tarzında yapılmıştır. İki katlı kagir bir yapı olup revaklı bir kapıdan içeri giriş yapılır. Kapıdan içeri girişte sizi geniş bir avlu ve bu avluda mutlu huzurlu ve güven içinde dolaşan insanlar karşılar.
Burasını sadece bir bakım evi gibi düşünmek yanlış olur. Her kesimden insanın mutlu huzurlu ve hiç yabancılık çekmeden yaşadığı bir yuvadır burası. Memleketimin o duyarlı insanlarının her zaman elleri üstündedir.
Sanatçılar, müzisyenler, durumu elverişli olan iş adamları her zaman bu kapıyı ziyaret ederler, kurbanlar bağışlanır, özel günlerde orada yaşayanları mahzun etmezler. Orada yaşayanlar da büyük bir yardımlaşma örneği vererek birbirlerine dost, yaren olurlar.
30 dönüm kadar bir alana yayılan Darülacezenin girişinde bir idari bina, bir çocuk yuvası, 7 tane yataklı bina, bir poliklinik, rehabilitasyon merkezi, soğuk hava depoları, mutfak ve aş hane bulunmaktadır.
Ayrıca muhtelif atölyeler, cami, 2 kilise, sinegog ve çocuk yuvası bu müesseseye hizmet vermektedir. Cami, kilise ve sinegog’un bir arada bulunması Osmanlı anlayışının insanlara bakış açısını çok net anlatır. O topraklarda, devlete ait bir teba eğer yardıma muhtaçsa dinin dilin ırkın hiçbir önemi yoktur.
Darülaceze müessesesi içinde barınan insanların mutluluğu ve güvenliği için birtakım kurallar koymuştur. Giriş çıkışlar ve ziyaretçiler izine tabidir.
Burada kimsesizler, sakatlar, geçimini sağlayamayanlar barınabileceklerdir.
Oldukça büyük bir rehabilitasyon merkezinde kalanlar kabiliyetlerine göre rehabilite edilirler. Yöresel el işleri, örgüler, dokumalar, marangozluk, demircilik, terzilik gibi pek çok sanat dalı burada kalanlara öğretilecektir.
Erkeklerin ve kadınların koğuşları ayrı ayrıdır. Ve bunlar hangi dine mensupsa ona göre bir eğitim sistemi uygulanır. Ayrıca erkeklere ayrı, kadınlara ayrı hastane yapılmalıdır.
Vakfın idaresi Dahiliye Nezaretince seçilerek sadarete bildirilecek ve sadrazam tarafından padişaha arz edilerek kabul buyurulan kişi bu surette tayin edilecektir. Fahri olarak çalışacak 7 kişilik heyette Şehremaneti, Şeyh-ül İslamlık, Evkaf Nazırlığı(vakıflar müdürlüğü) memurları arasından seçilecek kişiler Rum, Ermeni, Katolik, Musevi cemaatleri tarafından uygun görülen kimseler olacaktır.
Halk tarafından veya imtiyazlı kişilerin yapacağı yardımlar ile vakfın masrafları karşılanacaktır. İdareciler ise bir müdür, müdür yardımcısı, başkatibi ve yardımcısı, imam ve müezzin, Katolik, Ortodoks ve Gregoryen mezhebinden 3 papaz bir Haham, Müslim ve gayrimüslim çocukların eğitimi için iki ayrı eğitmen, görev yapacaktır.
Çeşitli sanat dallarını öğretecek sanatkarlar, ustalar, işinin ehli kişiler burada görev alacaktır.
Ve kadınlar için ayrı erkekler için ayrı hademeler, hastane için 2 cerrah, bir başhekim, iki hekim, iki eczacı, bir hastalar ağası, yeterince hademe bulundurulacaktır. Bulaşıcı hastalığı olanlar için ayrı koğuşlar tahsis edilecektir. Burada eli sanata yatkın olanların ürettikleri mallar sergilerde ve ramazanlarda Beyazıt Cami avlusunda satılacak, elde edilen gelirin üçte biri darülacezeye, üçte ikisi ise malın sahibine kalacaktır.
Sıfır -yedi yaş gurupları için de Irdahane (süt emzirme odası) yapılmış olup, 7 yaşını dolduran kimsesiz çocuklar yetimhanelere yerleştirilecektir. Ayrıca Kuran öğrenmek isteyen çocuklara hafızlık eğitimi verilecek, istemeyenlere ise mutlaka bir sanat öğretilecektir.
İşte Şefkat Kapısından geçip Darülacezeye girdiğiniz zaman artık devletin güvencesinde din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet gözetilmeksizin güvenliğiniz ve mutluluğunuz sağlanmış olacaktır.
İlk adımı semtimiz Şişli’de atılan, ecdadımızın bu sevgi, şefkat evleri bugün artık her şehrimizde, pek çok semtlerde aynı anlayış üzerine kurulup hizmet vermektedir. Bu ruhu başlatanlara ve yaşatanlara sonsuz teşekkürü borç biliriz.
Not: Bu Yazı sisligazetesi.com.tr Sitesinde Yayınlanmaktadır.