Seneye Yine Bekliyoruz Ankara'ya
Ankara 2010-2011 sinema sezonuna beş film festivali sığdırdı: Gezici Festival, İF, Ankara, İşçi Filmleri ve Uçan Süpürge… Festivaller zamanı pek bir renklenir, canlanır ve güzelleşir Ankara ve sinemaseverlerin hayatı. Festival öncesi ve esnasındaki telaş farklıdır birbirinden.
Öncesinde sanal alemde yayımlanan program çıktısı üzerinden bireysel festival programı çıkartmak hem keyif, hem heyecandır.
Erken davranıp bilet almak koltuk seçme olanağını sağlar, bilet bulamama riskini yok eder, bireysel programın netleşmesini sağlar.
Biz yaştaki insanlara özgü uzun süre sabit oturma kaynaklı diz ağrısı -popüler tıp diliyle sinema hastalığı- olanlar; salonda sıra başında oturmanın önemini bilir. Biletin önceden almanın getirisi; iyi yer, elbette sıra başı koltuk, hatta her filmde hep aynı koltıukta oturma dır.
Hafta içi gündüz seansları daha ucuz olsada, çalışanlar mecburen 19-21 seanslarını tercih eder. Yıllık izin alıp film izleyenlerin sayısı da az olmasa gerek. Özellikle haftasonlarında günde üç-dört film izleyenler gün ışığına hasret kalmaktan yakınmazlar hiç. Bir süreliğine sosyal yaşamın sinemayla sınırlanması insanda keyifli yorgunluklar yaratır.
Belgeseller insanı kurgudan uzaklaştırıp gerçek dünyaya götürür. Kısa filmler ise festival çerezidir. Kısacık sürelerle başka başka tatlara ulaştırır insanı. Emek yoğundur, aşk yoğundur, amatör ama profesyonel ruhuyla ortaya çıktığından değerlidir, hem de çok.
Beyaz geceler özeldir. Gece 12’den sabah 6’ya kadar üç film izlemek kolay değilse de, keyfi çok güzeldir. Üstünüzde eşofman, arkanızda yastıklar, ayakaltında sırt çantanız, içi masum olmayan yiyeceklerle dolu beslenme torbanız, elinizde kahve-çayla izlersiniz filmi.
Film arasında yüzler yıkanır, sigara bahanesiyle dışarı çıkıp hava alınır; uykuya yenik düşmemek için. Ankara’nın erken sabahına karıştığınızda gözler kamaşır. Açık olan bir yerde simit-peynir-çay ziyafeti çekilir, arkadaşlarla birlikte.
Festival zamanı salondan salona, bir sinemadan diğer sinemaya telaş içinde gidilir. Film sonrası söyleşilerde emeği geçen insanlarla bir araya gelip, onları tanımak, sorularınıza yanıt almak da festival insanları için ekmek tatlısının kaymağı gibidir. Sergiler de kaymağın üzerine konan cevizdir adeta.
Önceden planlanmadığı halde yaratılan artı zamanlara sıkıştırılan filmler festivalin bonusu olur insana.
Çıkılan filmin etkisi devam ederken on dakika sonra yeni ve bambaşka bir filme -dünyaya mı demeli?- girmek, mesela sert bir film sonrası yumuşacık insanı rahatlatan bir filmi izlemek iyi gelir insana.
Her film festivalini başından sonuna neredeyse tüm filmleri izleyen vbir grup insan vardır. Selamlaşıp filmler üzerine, “Ayyy, sevmedim ben o filmi”, “Aman kaçırmayın şu filmi” benzeri cümleler kurulur karşılıklı.
Kapıdaki bilet kontrol ve organizasyon görevlileri değişse de; üçüncü filmden itibaren tanış olunur bir şekilde.
Çokça su-kahve tüketir, öğünler film arasında ekmek arası atıştırılarak geçiştirilir. Festivallerde film içinde ara verilmediğinden iki film arasında tuvalet kuyrukları uzun olur. Seans aralığı varsa çevre mekanlarda oturulup yine film üzerine olur sohbetler.
21 seansı çıkışı eve ulaşma güçlüğü, geç yatıldığından çekilen uykusuzluk, evin gereksinimlerinin giderilememesi vb. önemsenmez hiç; hayat eşittir sinema döneminde olunduğundan.
Film festivali sezonu 5-12 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri ile sona erdi. “İktidar: Ne? Nasıl? Kim” temalı festivalde nefis filmler ve belgeseller izleyip, söyleşilere katıldık.
Ankara’da film festivalleri eski sinema salonlarına kavuşmak, Kızılırmak ve Batı sinemalarıyla hasret gidermek, o salonlara özgü kokuyu içe çekmektir çokça.
İşçi filmleri festival biletleri bedava iken İf biletleri pahalı, -zaten salonu da uzak- Ankara Film Festivali biletleri ehven, Gezici ve Uçan Süpürge‘ninkiler ucuzdur. Festival anısına çıkartılan yayınların basım kalitesi değişiktir; anısına çıkartılan hediyelikler de.
Festivalin son günü teşekkür faslı olur; örgütleyenlere. Tanış insanlarla da “bir dahaki festivalde görüşmek üzere” vedalaş vedalaşma faslı.
Her film festivali zenginleştirir insanı. Bitmesi de hüzünlendirir insanı.
Daha önceden, bir festivalde izlediğiniz film aylar sonra vizyona giren bir filmden söz edilirken “ben izlemiştim” demenin havasını atmak da festival insanlarına özgüdür.
Ankara beş film festivali yaşadı; 2010-2011 sinema sezonunda. Kiminde gerçek ev sahibiydi, kiminde konuk ağırlayan ev sahibi.
Gezici Festival, İF, Ankara, İşçi Filmleri ve Uçan Süpürge’ciler… Ellerinize, yüreğinize ve elbette gözlerinize sağlık; Ankara’yı ve festival severleri renklendirip canlandırdığınız, güzelleştirdiğiniz için.
2011-2012 sinema sezonunu özlemle bekleyeceğiz…
Buyurun gelin Gezici Festival, İF, Ankara, İşçi Filmleri ve Uçan Süpürge’ciler Ankara’mıza. Bekliyoruz sizi. Söz vallahi; biz de size geleceğiz. (HK/EÖ)
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.