``Pasif`` Değil ``Aktif`` Yaşlanmalı İnsan
“İnsanlar aktif yaşamalı ve aktif yaşlanmalı” şiarı söylenirken, okunurken şık geliyor göze kulağa. Ama genç işsizliğinin had safhada olduğu, çalışma yaşamına ilişkin çok yönlü sorunların yaşandığı günümüzde “Yaşlı insanlar (da) aktif yaşamalı ve aktif yaşlanmalı. Yaşlı insanların (da) işsizlik ve üretken olamamaları sorunu çözümlenmeli” dediğinizde “diğerlerinin işsizliği ve üretim dışında kalma sorunları çözümlenmemişken, yaşlıların işsizliği de sorun mu ola ki?” yanıtı veriliyor. Yanıta yanıt: Evet, sorun…
Yine “Asıl sorun yaşlıların iş – üretim hayatından çekilmeleri değil; sayılarının giderek artması, hasta ve bağımlı olmaları ve topluma ekonomik yük olmalarıdır” diyenlere de yanıt hazır: “Yaşlı insan sayısı artıyor, yaşlılık çok yönlü sorunları olan bir dönem; evet. Ama o yaşlı insanlara olanaklar sunulmadığında, refah düzeyleri arttırılarak yaşam kaliteleri yükseltilmediğinde, her türlü üretken olma halleri engellendiğinde, çok yönlü toplumsal katılımları sağlanmadığında, yoksullukları ve yoksunlukları giderilmediğinde, sağlıkları korunup geliştirilmediğinde; onlar pasif yaşlanmaya mahkum ediliyor. Üretkenliği engellenen insanların topluma ekonomik maliyetinin artması doğal karşılanmalı.”
Dünya Sağlık Örgütü’nce “İnsanlar yaşlandıkça hayat kalitelerini iyileştirmek amacıyla bu kişilere yönelik sağlık-bakım, katılım, koruma ve güvenlik konusundaki fırsatların en üst düzeye çıkarılması süreci.” olarak tanımlanan “aktif yaşlanma”ya ilişkin hedefler “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı“nda yer alıyor. “Çalışmak isteyen bütün yaşlılar için istihdam olanakları” hedefine yönelik eylemlerden bazıları aşağıda.
“Yaşlı insanlar istediği ve yapabildiği sürece iş yaşamına katılmalı ve bu konuda özendirilmeli. Kendi işini kuracak olanlar desteklenmeli. Yaşlı insanların işe alınması teşvik edilmeli, yaş-cinsiyet engeli kaldırılmalı. Kayıt dışı çalıştırılmaları engellenmeli. Çalışma koşulları iyileştirilmeli. Emeklilik sonrası çalışan ya da emeklilik yaşı geçtiği halde çalışanların iş kapasitelerini sürdürebilmesi için yardım programları hazırlanmalı. Emeklilerin mevcut haklarının korunduğu daha esnek emeklilik politikaları uygulanmalı. Yeti yetersizliği ya da kronik hastalığı olan yaşlılara bakım olanağı sağlanmalı, aile üyeleri desteklenmeli. Çalışanları emeklilik dönemine hazırlayan programlar geliştirilmeli ve uygulanmalı.
Hedef şık, eylemler daha şık. Ama yaşlılara güvenli bir yaşam sunma amacına yönelik devlet politikasını içeren ve Yüksek Planlama Kurulu kararı (01/03/2007) ile kabul edilen bu eylem planının üzerinden beş yıl geçti. Hayata geçen bir ‘şıklık’ henüz yok.
“Aktif yaşlanma konusunda farkındalık artırımı, olumlu uygulamaların saptanarak paylaşılması, karar alıcıların ve paydaşların aktif yaşlanmaya olanak sağlanması yönünde cesaretlendirilmesi” hedefiyle Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi tarafından ilan edilen “2012: Avrupa Aktif Yaşlanma ve Nesiller Arası Dayanışma Yılı” da bitti.
AB’nin yeni hedefler belirlemek yerine sadece farkındalığı arttırma amacıyla mevcut söylemi yinelediği aktif yaşlanma yılına ilişkin ülkesel düzeyde geliştirilen söylemde çok şık hususlar yer alıyor: “Aktif yaşlanma politikaları; yaşlıları sağlıklı, bağımsız ve aktif tutar. İleri yaştaki yoksullukla mücadelede araçtır. Yaşlı istihdamı onların yoksulluk riskini azaltılır. Yaşlıların gönüllü faaliyetlere katılımı, onların kendilerini toplumdan soyutlamalarını engeller.” gibi.
Hedefler de çok şık. “Aktif yaşlanma çalışmalarında toplumsal cinsiyet eşitliği göz önüne alınmalı. Emekliliğe kademeli geçiş ve yaşlı çalışan istihdamının artırılması için yaşlı çalışanlar yarı zamanlı işlere yönlendirilmeli. Yaşlı çalışanların genellikle bakım yükümlülüğü olduğundan çalışma saatlerinde esnek düzenlemeler yapılarak uzun süre çalışmaları teşvik edilmeli. Yaşlı çalışanların deneyimlerinin genç çalışanlara aktarması sağlanmalı. Genç-yaşlı çalışanlara aynı eğitim olanakları sunulmalı, çalışma koşullarının iyileştirilmeli. Yaşlıların işgücü piyasasına katılımı teşvik edilmeli.” gibi.
Görüldüğü üzre yaşlanmakta olan ve yaşlanmış insanların “aktif yaşlanma hakkı”na ilişkin söylem ve hedefler çok şık ama yapılanlar sınırlı.
Yaşlanmış ve yaşlanmakta olan insanların yaşam kalitesi arttırılmadığı, her türlü üretkenliğinin sağlanmadığı, yoksulluk ve yoksunluklarının giderilmediği, sağlık ve bakımları iyileştirilmediği için “pasif” bir yaşama mahkum edilen insanların ekonomik maliyeti (daha da) yükseleceğinden, söylem-eylem birlikteliği sağlanarak toplum bu insanları çemberin içine almakta (daha da) gecikmemeli.
*Şadiye Dönümcü, Sosyal hizmet uzmanı.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.