Oyunu, Oyuncusu, Oyuncağı Bol ve Yaşanası Bir Dünya
Yeni –aslında epey geç– keşfettim nam-ı diğer “oyuncu anne” olan Şermin Çarkacı’yı. Kendisi bir sosyal medya fenomeni(ymiş aslında). Ben bir arkadaşımın Ankara Kitap Fuarı’ndan aldığı Çarkacı’nın yazdığı “Oyuncu Anne: Çocuğuyla Nitelikli Zaman Geçirmek İsteyen Annelere Rehber Kitap (*)” ve tasarımını yaptığı Oyun Takvimi (her güne bir oyun) sayesinde haberdar oldum. İncelemek için elime aldığım kitabı yutarak üstelik notlar da alarak okudum.
Çarkacı, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu, reklamcı, iş kadını. İki yıl içinde doğurduğu üç çocuğun annesi. İlk kitabı “Başlarım Şimdi Anneliğe”. ‘’Oyuncu’ anne-yazar kitabını “Tuna-Mete ve Name’ye… Ve canı sıkılan tüm çocuklara…” ithaf etmiş.
“Oynamayan tay, at olmazmış”
Çoğunluğu anne olan okuyucularına “Bırakın çocukları, ben çocuk oldum. Kendimi büyüttüm. Kendimle oyunlar oynadım. Daha ne olsun!”, “İnsanı kendi anneliğini sorgulamaya itecek kadar eğlenceli ve eğitici!”, “Bahanelerden arınıp çocuklarımıza teslim olmayı öğrendik.” vb. dedirten “Oyuncu Anne” kitabının çocuklarla anneleri arasındaki bağı güçlendirdiğine ben de inanıyorum.
“Her oyuncağın kırılmaya hakkı vardır, ama çocukların asla”
“Çocukların elinden sağlığı aldık. O da giderken yanında mahalle arkadaşlığını, sokak kedilerini, çocuk seslerini, sokak oyunlarını, kapı önü sohbetlerini, özgürlüğü götürdü. Şimdi ne kadar çabalasak sokağın sesini anlatamıyoruz çocuklara.” diyen Çarkacı; anne-babalara çocuklarının ‘doğa keşifçisi’ olması için ağaç-çiçek dikme, sokak hayvanları için ev yapma, büyüteçle böcek izleme, ağaçlarla konuşmayı öneriyor.
Eli suluboya fırçalı anneler ve gülen gözler
“Su, çocuğu da rahatlatır. Çamaşır-bulaşık yıkayın, halı silin, ev temizleyin onunla. Buz kabına parmak boyası damlatıp renkli buz küpleri yapın, buzdan boya kalemleri yapın. Balona su doldurup, buzlukta dondurun. Çıkarıp sıcak suda erimesini izleyin.” diyor yazar. “Kıyafetlerin üzerindeki lekeler aslında birlikte geçirdiğimiz zamanın izleri ve ne güzeldir ki birlikte oynanan bir oyunun çocuğun ruhunda bıraktığı izleri hiçbir leke çıkarıcı silemeyecek” diyen Çarkacı ne kadar haklı.
Salatadan çiçek, yumurtadan güneş, çarşaftan deniz…
Çocuklara özenli masalar hazırlamanın, onlara özel renkli tabak-bardaklar almanın, tabağındaki yemeğin görselliğine özen göstermenin önemine dikkat çeken yazar çeşitli yemek-mutfak oyunlarını da sıralamış. Onların hayal gücünü geliştirme, yaratıcılığını arttırma ve el becerilerini geliştirme vb.nin önemini anlatan yazar; anneliğin “(…) yuvadaki yavrusuna yiyecek taşıyan kuştan bir farkı olmalı. Mesele onların ruhlarını, kalplerini zihinlerini doyurup korumakta” derken çok haklı, bence.
“Çocuklar uyuduktan sonra bir masal da kendine anlat”
“Model olun çocuklarınıza, kitap okuyarak.” diyen yazar ‘ardından ekliyor: “Kütüphanenizin alt rafını çocuklara ayırın. Kitaplarınızı alırsa kızmayın. Klozete oturduğunda eline kitap verin. Özel günlerde kitap alın hediye. Evde okuma alanları yaratın. Kitapevlerinden birlikte kitap seçin. Çantanızda onun için kitap taşıyın” diye ekliyor.
“Oyuncak sadece oyuncakçılarda satılmaz ararsan her yer oyuncak”
Çarkacı kitabında “Varmış gibi yapın: çarşaftan kuru deniz- plaj, nevresimden kardan adam, beyaz çoraptan kartopu yapın. Böcek çıkartmalarını evin her yerine yapıştırın çocuğunuz böcek avcısı olsun. Balığa gidin, kamp yapın. Aile albümlerinize bakın. Sihirli içecekler hazırlayın. Evdeki çekmeceleri karıştırın. Parmak-kuru- pastel-sulu boyalarla, keçeli kalemlerle, baskı malzemeleriyle ve tebeşirlerle harikalar yaratın. Klasik oyunlara yaratıcılığınızı katın.” dahil çok anlamlı önerilerde bulunuyor.
“Üzerimize yağın çocuklar; sizinle ıslanmayacaksak, büyümenin ne anlamı var?
“Küçük şeylerle mutlu olan, canları sıkılmayan, küsmeyen, yarını düşünmeyen, kafalarına koyduklarını mutlaka elde eden, ‘popolarındaki kurt’ nedeniyle hiç durmayan, hayal kuran, bilmedikleri bir şeyi öğrenmek için soran, ağlamaktan ve gülmekten hiç utanmayan” çocuklarımızdan öğreneceğimiz çok şey olduğunun altını çizen ‘oyuncu’ anne-yazarın kitabının son sayfalarında Oyun Takvimi’ (her güne bir oyun) var. Mesela önümüzdeki haftanın oyunları şöyle…
- 16 Ocak- Tren olup odalarda gezin.
- 17 Ocak- Kağıttan kuşlar kesin, çubuklara yapıştırın ve gölge oyunu yapın.
- 18 Ocak- Ayakkabılıktaki tüm ayakkabıları aşağı indirip eşleştirin ve yerine koyun.
- 19 Ocak- Mor partisi yapın ve evdeki mor renkli objeleri toplayın, sergileyin.
- 20 Ocak- Birlikte bulaşık yıkayın.
- 21 Ocak- Balonları şişirin üzerine yüz ifadeleri çizin.
- 22 Ocak– Karabiber, zencefil limon kolonya gibi farklı kokuları koklatın.
Oyunu, oyuncusu, oyuncağı bol ve yaşanası bir dünya
Ben kitabı çok sevdim. İkiz+tekiz çocuğu olan ‘oyuncu’ bir annenin elinden çıkan bu kitapta yer alan her cümlenin harfleri sağlam basılmış. Yazarın okurla kurduğu iletişim çok hoş. Oyun takvimine ise bayıldım. ‘Oyuncu anne’lik zamanım geçeli çok oldu oma ‘oyuncu anneanne’lik zamanım geldiğinde bu kitap başucu kitabım olmaya aday.
Ellerinize yüreğinize sağlık, Şermin Çarkacı. Tuna-Mete ve Name’ye ve tüm çocuklara oyunu ve oyuncağı bol, oyuncu anne-babalı ve yaşanası bir dünya diliyorum. (ŞD/AS)
* Elma Yayınevi. 9. Basım. Ocak-2016
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.