Mapusum Sokaklara Tahliyem Yok
Şadiye Dönümcü meslektaşı Cengiz Kaplan’a “sokağımızdaki çocukları anlamaya davet ettiği” için teşekkür ediyor. Sosyal hizmet uzmanı ve şair Kaplan’ın “Sokaktan Gelen Mektup”ta sokağa itilmiş çocukları anlatıyor.
Çocuklar sokakta: Yoksulluk, yoksunluklar yüzünden, evdeki fiziksel, psikolojik, duygusal, sözel, cinsel şiddet yüzünden, okula gidemediklerinden, okulda başarısız olduklarından sokakta..
“Sokağım işte/ adını benden almış / çocuklar/ yaşar içimde/bakmayın okunduğuma/ hiç yazılmadı /bu mektuplar/ düşmüşüm/ sokaklara…/adsızım/ adressizim/ annesiz…//(1-2)
Çocuklar sokakta: Ana-babalarının eğitimsizliği ya da bakamayacakları çocukları doğur(t)maları yüzünden sokakta.
“Bu şehirler bizi duymuyor/ herkes gidip yatıyor evine// (3) “Sahi niye korkuyorsunuz / sokağa bakmaktan / oysa ben sizin çocuğunuz değildim…//(4)
Çocuklar sokakta: Sevgisizlikten, iletişim eksikliğinden, etkileşim yetersizliğinden, sosyal destek sistemleri işlemediğinden sokakta.
“Bir şehir yanlışıyım / rakamları olmayan bir matematik / hesabıdır çocukluğum / düşlerde saklı / mektupsuz da büyürüm, annesiz de / mendil satarız/ gül / bizim sattığımız gül / deli dumrul hesabı / gelene gül / gidene gül / anlamayana mektup yazarım / çizerim, / “alnımdaki bıçak yarası senin yüzünden”/ türküsünü / ben yazmışım / matematiği geç / deli dumrul hesabı bizimkisi// (5)
Çocuklar sokakta: korunma beklentisi duyduğu yetişkinlere ilişkin güvenini kaybettiğinden, bir yetişkinin yol göstericiliğinden uzaklaştığı için sokakta.
“Gecelerle gündüzleri / soğuk gecelerden sıcak gecelerden sıcak geceleri çıkarırım / yaşımı rüzgarlarla bölerim / çocukluğumu çarparım bilmedik sayılarla / elimde hep sıfır / sayılara küstür sokak çocukları / ıslahevinde günümüz dolmasın diye/ yetiştirme yurdunda 18’ine gelmeyelim / diye güveniriz sayılara / 18’inde hayat bilgisi’nden sınıfta kalırız / sayılar karışmaz bu işe // (6)
Çocukluk kaybolur mu...
Çocuklar sokakta: Aile bütçesine katkıda bulunması için yaşına uygun olmayan ruhsal ve fiziksel sağlığını tehlikeye sokan işlerde, uyuşturucu ve uçucu madde kullanılan işlerde çalış(tırıl)makta.
“Çocukluk kaybolur mu / ben bir çocuğum / hiçbir şey hatırlamıyorum / babam kim / anam nerde / yoksa ben miyim/ leyleğin getirdiği / siz mi kaybettiniz beni / cebinize bakın / belki çocukluğunuz orda/ siz misiniz babam / anne / demek annem değilsiniz / devlet baba / “anamı arıyorum//(7)
Çocuklar akranları sokakta olduğu için sokakta. Çocuklar; sokaklar -tüm tehlikelerine rağmen- cazip olduğu için sokakta.
“Doktorlar farkında değil / kangren oluyor kentlerimiz / sokağa çıkamazsınız/ caddelerde son model arabalarınız yarışamaz bizimle / çoğalır sokak çocukluğu / suskunluğuma bakma/ mendille sarılmayan hep kanayan / yarayım ben / bulaşıcı / doktorlar farkında değil / adı konulmamış bir şehir hastalığı / bizimkisi/ babamın işsizliği anamın hastalığı / bir de /dayak ve şiddet besler beni / ve arabesk düşlerle çoğalırım sokağa / doktorlar farkında değil / adı konulmamış bir şehir hastalığı/ bizimkisi // (8)
Çocuklar sokağın ikramı olan sınırsız ve sorumsuz özgürlük için sokakta.
“Nasıl bir diyet bizim yaşamamız/ tıp açısından çocuğuz / 18’inde değiliz daha / sosyolojik açıdan her gün tartışılıyoruz / psikolojik olarak sevgi yoksunuymuşuz ekonomik açıdan yük sayılırız çocuk esirgemeye / nüfus cüzdanı taşımadığımızdan / vatandaş da sayılmayız / ama bitirelim 18’imizi / asker sayılırız// (9)
Çocuklar sokakla dolu
Sokaklar çocukla dolu. Çocuklar sokakla dolu. Sokaklar sorunla dolu.
“Mapusum sokaklara tahliyem yok” diyor sokaklarımızdaki çocuklar. “Bir kaçıştır hayat /film gibi /o kapıdan bu kapıya” diyor hayalleri arabesk filmlerde saklı sokak çocukları// (10)
Sokakları postacılardan daha iyi bilen, “Şehir bizden sayılır” diyen, ertesi günü olmayan sofralarda doyulmayacağını söyleyen “Evimiz olmasa da sokaklar herkesin/siz hiç korkudan ıslık çaldınız mı?” diye soran Sakarya Caddesi’nin Haşmet’i öldüğünde ağlayıp, ödeyemedikleri bir şişe şarap için üzülen çocuklar sokakta.
Sokakta olup-biteni kitap uzunluğunda şiirli bir mektuba yazarak adını da “Sokaktan Gelen Mektup” koyup şair Cengiz Kaplan aracılığıyla ‘yasa’yanlara, ‘yürütme’nlere, ‘yargı’layanlara etkili-yetkililere, sınırlı-sınırsız sorumlulara, kendilerini doğur(t)anlara, tüm ana-babalara teorisyenlere- pratisyenlere kısaca bize gönderen, vatandaşlık kimlik numarası bile bulunmayan çocuklar sokakta.
Sevgili meslektaşım Cengiz, yüreğine sağlık…”Ellerimi kiraya verebilirim / cebinizde taşıdığınız benim çocukluğumsa / arabesk düşlerimi satabilirim / size de yalnızlık lazımsa / korkularımı bölebilirim / hepsi çok gelir size/ ürkersiniz, taşıyamazsınız / bana masal anlatmayın / cebinizde taşıdığınız benim çocukluğum değilse / anlasanıza ben alışamadım çocukluğuma// (11) diyen sokağımızdaki çocukları anlamaya davet ettiğin için, bizi.
Bizi yüreğimize dönmeye (ve göreve) davet ettiğin için yüreğine sağlık.
“Çocukluğumu yalnızlık örer / bir kere başlamasın yolculuk sokağa” diyenlere şiirinle “nüfus cüzdanı” düzenlettiğin için eline sağlık. (ŞD/NZ)
* Şadiye Dönümcü. Sosyal Hizmet Uzmanı.
(1) Cengiz Kaplan, “Sokaktan Gelen Mektup”, Ankara. Ardıç Yayınları, 2007
(2) Cengiz Kaplan, 1961 Merzifon doğumlu. Hacettepe Üniversitesi SİBF. Sosyal Çalışma Bölümü mezunu. Çocuklar tarafından çocuklara yönelik çıkarılan ilk çocuk gazetesi olan “Çankaya Çocuk” Dergisi Genel Yayın Yönetmeni. Yayımlanmış üç şiir kitabı var: Hasretine Büyürüm(1984), Kül Rengi(1992) Dağlar Oğlumdur(2003)
(3) Bu Benim Rüyam Değil
(4) Yaşımı Rüzgarlara Bölerim
(5) Çizerim
(6) Sayılara küsüm
(7)Leylek Getirdi
(8) Farkında Değil
(9) Diyet
(10) Film Gibi
(11) Anlasana
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.