“Kim Bu Konuşan?”
“Hey siyah ejderha, neden insanlara ateş püskürtüyorsun?”
“Siyah mı? Yanlış ejderhayla konuşuyorsun galiba. Ben bembeyazım.”
“Dayım, gece gibi olduğunu yazmış.”
“Şu dayın her şeyin tersini görüyor, kimseyi alevler içinde bıraktığım da yok.”
“Ağzından ateş çıkaramıyor musun yani? Nasıl bir ejderhasın sen böyle?”
“Çıkartabilirim ama yapmamayı tercih ediyorum. Rengim gibi barışçı bir ejderhayım ben!”
“Aynı zamanda bilge.”
* * * * *
Yukarıdaki konuşma Gaye Dinçel’in yazdığı “Kim bu konuşan?” kitabının (Resimleyen Özlem Arslanoğlu Sağol. Gergedan Yayınları. Haziran 2018), başkahramanı Zeynep’le “siyah ejderha” arasında geçiyor.
Zeynep, anne ve babasıyurt dışına,iş gezisi için çıktığında dayısıyla birlikte kalıyor. Rakamlarla uğraşmaktan sıkıldığı için çocuk öyküleri yazdığını düşündüğü dayısının yazdıklarının ilk okuyucusu Zeynep oluyor hep. Yine öyle oluyor. Dayısının yazdığı “Korsan mı? O da kim?”, “Korkunç dinozor mu? Nerede?”, “Siyah ejderha mı? Nasıl yani?” öykülerini okurken öykü kahramanlarıyla tanışan Zeynep, ‘kim’, ‘nerede’ ve ‘nasıl’ sorularını soruyor, kendine. Yazılanların dışında/ aksine olayların farklı yönlerini görmeye çalışıyor, kendince.
Mersela; Zeynep, yemek yerken dayısına ejderha öyküsündeki ejderhayla tanıştığını ve onun beyaz olduğunu söyleyince, pöfleyen dayısına “Seni ikna etmek için bilge bir ejderhaya dönüşmem gerekiyor” diyor. Kitapta, barış içinde yaşayan, balık avlamak varken neden başkalarının teknesine saldırılır ki, diyen balıkçı(korsan) ile vegeteryan (otobur) yani doğaya saygılı dinozorla da tanışıyor, Zeynep’in kendine sorduğu sorulara ve bulduğu yanıtlara tanık oluyoruz.
* * *
“Kim bu konuşan?” kitabının hedef kitlesi, kanımca 6-9 yaş. Dili esprili. Bildiğimiz çocuk kitaplarından farklı; okuyucuyu –da- sorgulamaya davet ettiğinden. Farklılıkların ve gerçeklerin irdelenerek ortaya çıkacağını vurgulayan, alışılmış kalıpların dışına çıkan kitap, çocuklara yeni bakış açıları kazandırmaya aday.
* * *
“Kim Bu Konuşan?” kitabı vesilesiyle tanıştığım Gaye Dinçel’le sohbetimiz kitabına ve çocuk kitaplarına dair oldu.
Son yıllarda yayımlanan çocuk kitabı sayısı, yazar sayısı, yayınevi sayısı arttı. Çocuk kitaplarına cilt, baskı, resimleme vb. anlamında gösterilen özen de arttı. Bu sevindirici bir gelişme. Sektörde değişik pozisyonlarda yer alan biri olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet. Ben de seviniyorum bu gelişmelere. Soruyu önce çocuk edebiyatına çok değer veren bir okur olarak yanıtlayayım. Okumak istediğim çocuk kitabı sayısı sürekli artıyor, yetişmek de, seçmek de zorlaşıyor. Bazı kitaplar su gibi, yaşamımı biçimlendirecek güzellikte. Beni heyecanlandırmayan, merak uyandırmayan pek çok kitap da var. Bu bolluğun içinde kaybolmadan gönlüme göre olanları arıyorum sürekli.
Peki, aynı soruyu editör olarak nasıl yanıtlarsınız?
Çocuk kitaplarına yetişkin kitaplarından çok daha fazla özen göstermek gerekiyor. Çocukların anlayabileceği bir dilde yazılması, öğretici değil geliştirici olması gerekiyor. Çocuk gelişimci, eğitimci ve psikologlara danışılması çok önemli. Resimler, metin kadar değerli. Metni doğru yansıtması, çocukların hayal gücünü büyütecek denli metnin ötesine geçmesi de gerekli bence.
Çocuk kitabı yazarı olarak ne söyleyeceksiniz?
Yazar olarak baktığımda, şahane kitaplar okudukça daha iyi, çok daha iyi yazmak istiyorum. Bu kalabalıkta seçilebilme kaygısı da doğuyor ister istemez. Kitap okundukça, beni sevindiren yorumlar, çocuklardan şaşırtan sorular geldikçe rahatlıyorum. Bu hız çağında sabırlı olmayı, zamana bırakmayı öğreniyorum.
“Kim Bu Konuşan?” çocukları –bence- gerçeğe çeken bir kitap. Ne tür kaygılarla yazdınız bu kitabı?
Demek gerçeğe çektiğini düşünüyorsunuz, ben hayale sürüklemesini ummuştum. Aslında ikisi bir arada, biri diğerinin içinden doğuyor. Kitabı yazmadan önce kaygılarımı düşünmedim. Garip gelecek belki ama, zihnimde kendiliğinden oluşup sözcüklere dönüştü. Yazdıktan sonra ne istediğimi fark ettim: Merak uyandıran, eğlenceli, kalıpları ve önyargıları kıran, akılda kalacak, bakış açısını değiştirecek, soru sorduracak, hayal kurmanın sınırsız olduğunu hissettirecek bir kitap. Epeyce beklentim varmış demek.
Yayımlandıktan sonra düşünceniz değişti mi?
Şimdi baktığımda, benden bağımsız bir varlık olarak görüyorum kitabı.
Çocuk kitabı yazmanın zorlukları nelerdir?
Atölye çalışmalarında hep söylerim: “Düşünme. Ağzına geleni yaz. Nasılsa düzeltecek vaktin olacak.” Bir parçamız olan çocuk benliğimizin ortaya çıkmasına, özgür kalmasına izin vermek ilk adım bence. Yetişkin aklının kısıtlamalarını duymadan, kırılan hayalleri dikkate almadan çocukça var olmak… Çocukların bizden daha zeki, sade ve açık olduğunu unutmamak en önemlisi. Öğretmeye, anlatmaya çalıştığında hemen sezip uzaklaşıyorlar. Çok da iyi yapıyorlar. Şu her şeyi doğru bildiğini sanan ebeveyn benliğini, uzaya fırlatmak lazım ki, hiyerarşi kurmadan yazabilesin.
Yazdıktan sonra çocuklara okutup onların fikirlerini almak, tepkilerini görmek yol açıcı oldu. Psikolog ve editör arkadaşlarımın katkıları da göz ardı edilemez.
* * *
“Teyzesinin lokumu Orçun”a ithaf ettiği “Kim bu konuşan?” kitabını torun Atlas’a “merakla okuman dileğiyle” imzalayıp gönderen Dinçel’in içindeki çocuğu daha da özgür bırakarak nice –çocuk- kitaplar yazmasını bekliyorum; çocuk kitapları severek okuyan bir yetişkin olarak.
Gaye Dinçel Kimdir? AÜ. Hukuk Fakültesi mezunu. Bir süre serbest avukatlık yaptı. Elma Yayınevinde önce editör ve genel yayın yönetmeni olarak çalışırken yetişkin ve çocuk kitaplarını yayıma hazırladı. 2011 yılı itibarıyla blog, web sitesi, kitap editörlüğü ve yazma danışmanlığıyla uğraşıyor. Çocuklarla ve yetişkinlerle yazı çizi atölyeleri yürütüyor. Editörlüğünü yaptığı kitap bloğu ‘okuryatar’, kendi bloğu ‘yazı çizi’ ile Edebiyat Haber’de, Checkin dergisinde kitaplara ve yazma ipuçlarına dair yazılar yazıyor. “Kim Bu Konuşan?” ilk –çocuk- kitabı. |
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.