Basında Yaşlılık, Aktif Yaşlanma, Alzheimer Hastalığı, Yaşlı Nüfus, Yaşlılıkta Bakım

En Detaylı Alzheimer Rehberi: Belirtileri, Testi ve Tedavisi

En Detaylı Alzheimer Rehberi

En Detaylı Alzheimer Rehberi: Belirtileri, Testi ve Tedavisi

Adını her geçen gün daha sık duymaya başladığımız, giderek kitlesel bir sorun halini almaya başlayan ve filmlere, kitaplara konu olan Alzheimer hastalığı, demansın en yaygın türüdür. Demans ise, genellikle “bunama” olarak isimlendirilen ve benzer belirtilerle seyreden elliden fazla hastalık için kullanılan ortak bir isimdir.

Hafıza, davranış, konuşma ve düşünme ile ilgili problemlerin tamamı demans olarak ele alınır. Eskiden sanki yaşamın doğal bir evresiymiş gibi düşünülen ve sadece yaşlılıkla ilişkilendirilen demans, bugün artık belirtileri benzer olsa da sebepleri, gelişimleri ve sonuçları birbirinden farklı hastalıklar bütünü olarak kabul ediliyor.

İlk kez Alman nörolog Dr. Alois Alzheimer tarafından tanımlanmış olan Alzheimer hastalığı, beynin fiziksel bir hastalığıdır ve demansa sebep olan hastalıklar arasında ilk sırada yer alır. İlk belirtisi çoğunlukla unutkanlık olur. Hastalar günlük işlerini yapamaz, konuşulanları anlayamaz, en basit kararları bile veremez hale gelirler. Ülkemizde ve dünyada sıklığı giderek artan Alzheimer, hastaların yaşam kalitesini büyük ölçüde düşüren ve sonunda ölümlerine sebep olan çok ciddi bir sağlık sorunudur.

Alzheimer, sadece hastalar için değil, onlarla birlikte yaşayan yakınları için de baş edilmesi çok zor ve geri dönüşü olmayan bir süreç. Bilim dünyası bir yandan hastalığının önlenmesi ve iyileştirilmesi ile ilgili tıbbi araştırmalarını, yeni ilaç geliştirme çalışmalarını sürdürürken bir yandan da hasta ve yakınlarının hayatını kolaylaştırmaya yönelik çeşitli eğitim programları ve destek çalışmaları geliştiriyor.

ALZHEIMER NEDİR?

Görsel 1

Merkezi sinir sistemi, yani beyin ve omurilik; nöron adı verilen özelleşmiş hücreler ile bu hücrelerin birbirleriyle ve diğer sistemlerle arasındaki bilgi alışverişini sağlayan, sinaps adı verilen bağlantı noktalarından oluşur. Herhangi bir sebepten ötürü nöron ve sinapsların iş yapamaz hale gelmeleri ya da ölmeleri, beyin ile diğer organlar arasındaki iletişimin kesilmesine sebep olur.

Alzheimer, beynin çeşitli bölgelerindeki plak oluşumlarından kaynaklanan fiziksel bir hastalıktır. Bu plaklar zamanla nöronların ve sinapsların ölümüne sebep olur. Bunun sonucu olarak da başlangıçta hafıza kaybı olmak üzere ilerleyen zamanlarda davranış bozuklukları, huy değişiklikleri ve çeşitli akıl hastalıkları ortaya çıkar.

Alzheimer büyük ölçüde yaşlanmaya bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. 65 yaşından sonraki her beş yılda, hastalığa yakalanma riski iki kat artar. Bununla beraber günümüzde artık daha erken yaşlarda Alzheimer teşhisi konulan hasta sayısında da ciddi bir artış olduğu gözlenmektedir.

ALZHEIMER İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ

Alzheimer hastaları üzerinde yapılan klinik çalışmalar, tüm hastalıklarda olduğu gibi Alzheimer hastalığında da bazı risk faktörleri olduğunu göstermiştir. Tespit edilen bu faktörleri taşıyanların Alzheimer hastası olma ihtimali, taşımayanlardan daha yüksektir.

Yaş, Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasında en önemli risk faktörüdür. Yapılan çalışmalar, hastalığın görülme sıklığının 65 yaşından sonraki her 5 yılda 2 kat arttığını gösterir. Bunun dışında;

Genetik yatkınlık,
Düşük eğitim seviyesi,
Down sendromu,
Baş ve boyun travmaları,
İnme,
Kalp krizi,
Kalp kapakçıklarından kaynaklanan ritm bozukluğu,
İleri yaşlarda yapılan doğumlar,
Depresyon,
Alkol kullanımı gibi faktörlerin de Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artıran faktörler olduğu düşünülmektedir.
Bu faktörlerden bir ya da birkaçını taşıyan kişilerin; zararlı alışkanlıklarını bırakarak sebze, meyve ve balık ağırlıklı beslenip, fiziksel egzersizler yaparak ve zihin geliştirici faaliyetlerle uğraşarak hastalıktan korunabileceklerini ya da hiç olmazsa erteleyip süreci uzatabileceklerini ileri süren araştırmalar da vardır.

ALZHEIMER GENETİK Mİ?

Genetik yatkınlık, Alzheimer risk faktörleri arasında önemli bir yere sahiptir. Ailesindeki 1. derece yakınları arasında, özellikle erken başlangıçlı (65 yaş öncesi) Alzheimer hikayesi olan kişilerin Alzheimer olma riski yüksektir.

ALZHEIMER HASTALIĞININ EVRELERİ

Belirtilerin ortaya çıkma süresi bazı hastalarda hızlı, bazılarında ise yavaştır ama geri dönüşü yoktur. Alzheimer hastalığının belirtileri, ortaya çıkış sırasına ve şiddetindeki artışa göre 7 grupta toplanır ve her bir grup, hastalığın bir evresi olarak tanımlanır.

1. Evre
Hastalığın başlangıç evresidir. Hastanın zihinsel faaliyetlerinde zayıflamalar görülmeye başlar. Hasta küçük unutkanlıklarının farkındadır. Bu sırada merkezi sinir sisteminde de bozulmalar başlamıştır.

2. Evre – Çok hafif bilişsel zayıflık
Hasta, cüzdan ya da anahtar gibi her gün kullandığı ve belli bir yeri olan eşyaların yerini unutmaya başlar. Henüz iletişim becerilerini kaybetmediği için herkesin başına gelebilecek bu unutkanlıkları yakınlarının dikkatini çekmez.

3. Evre – Hafif bilişsel zayıflık
Hasta, konuşurken kelime seçmekte ve tanıdıklarının isimlerini hatırlamakta güçlük çeker. Eşyalarını daha çok kaybetmeye başlar. Plan yapma ve organizasyon becerileri azalır.

4. Evre – Orta bilişsel zayıflık
Kısa dönem bellekte yani yakın zaman önce olanların hatırlanmasında zorluk baş gösterir. Gününü planlamakta ve düzenlemekte sorun yaşayan hasta, sosyal hayattan çekilmeye, içine kapanmaya başlar.

5. Evre – Orta şiddetli bilişsel zayıflık
Aynı zamanda demansın da ilk evresidir. Hasta, zihnindeki yer ve zaman kavramlarında karışıklık yaşamaya başlar. Bulunduğu yeri algılamakta, zamanı kestirmekte ve nesneleri tanımakta güçlük çeker (agnozi). Örneğin her zaman kullandığı kalemin ne işe yaradığını bilemez.

Kendi yakın geçmişiyle ilgili hatıralar silinmeye başlar. Kendisininki de dahil olmak üzere çok iyi bildiği adresleri, hafızasındaki telefon numaralarını, çocuklarının okulunu hatırlamakta zorlanır.

Konuşmak, tuvalete gitmek, yıkanmak gibi sonradan öğrenilen hareketleri yapma becerisi bozulur (apraksi). Hasta artık bu eylemleri gerçekleştirebilmek için hangi hareketleri yapması gerektiğini bilemez.

6. Evre – Şiddetli bilişsel zayıflık
Demansın orta dönemidir. Konuşma becerisindeki kayıplar artar (afazi). İdrar ve dışkıyı tutmakta zorlanan hastalar artık daha fazla yardıma ihtiyaç duyarlar.

7. Evre – Çok şiddetli bilişsel zayıflık
Demansın son evresidir. Hasta gördüklerini ve duyduklarını algılayamaz, nesneler ile işlevleri hakkındaki bilgilerini hatırlayamaz. Sadece sonradan öğrendiklerini değil, yutmak gibi doğuştan gelen ve yaşaması için gerekli olan, bildiği her şeyi unutmuştur. Artık hastanın 24 saat bakıma ihtiyacı vardır.

ALZHEIMER BELİRTİLERİ NELERDİR?

Alzheimer hastalığının ilk belirtileri çoğu zaman hafıza ile ilgili problemler olur. Bu, bir olayın başını veya sonunu ya da olayda yer alan bazı kişilerin adını ya da olayın hangi sene gerçekleştiğini unutmaktan çok daha ağır bir tablodur. Hastalığın ilk evrelerinde unutkanlıklarının farkında olan hastalar bu yüzden derin bir endişeye kapılarak sinirli ve öfkeli olurlar. Başlangıçta yakın geçmişe ait kişi ve olayları unutan hastalar, hastalık ilerledikçe çevrelerindeki nesnelerin ne olduğunu ve ne işe yaradığını, hatta konuştukları dili bile unuturlar.

Alzheimer teşhisi konan hastaların çoğunda;

Depresyon
Kaygı bozukluğu
Çevreye karşı aşırı duyarsızlık
Yalnız kalma fobisi
Gerginlik
Saldırganlık
Uyku bozuklukları
Sanrılar ve kuruntular
Konuşma güçlüğü
Tekrarlayan cümleler gibi davranış değişiklikleri ve psikiyatrik belirtilerle birlikte;
Hareketlerin yavaşlaması (bradikinezi)
Kasların kasılı kalması (rijidite) gibi iskelet sisteminden kaynaklanmayan hareket bozuklukları görülür.
Alzheimer teşhisi konan hastalarda nadiren;

İstemsiz, ani sıçramalar (miyoklonus) görüldüğü de bildirilmiştir.

ALZHEIMER HASTALARI HALÜSİNASYON GÖRÜR MÜ?

Alzheimer hastalığının ileri evrelerinde hastaların şüpheciliği artar. Çevresindekilerin onlara zarar vermek istediğini düşünürler. Birdenbire kendilerini hiç tanımadıkları bir dünyada bulduklarını düşünecek olursak, bu düşüncelerine daha anlayışlı yaklaşabiliriz.

Düşünce boyutundaki bu yanlış algılar dışında duyusal boyutta da algı bozuklukları yaşarlar. Zaman zaman, o sırada orada bulunan hiç kimsenin görmediği bir şeyi gördüklerini ya da hissettiklerini veya kimsenin almadığı bir koku aldıklarını söylerler. Onları bu düşünce ya da duygularının yanlış olduğuna inandırmak mümkün değildir. Hastalarla böyle bir münakaşaya girmek, durumu daha da kötüleştirir.

ALZHEIMER HASTALARINDAKİ ÖLÜM BELİRTİLERİ

Alzheimer hastalığıyla ilgili en fazla merak edilen şey, alzheimer hastalarının ölümü nasıl gerçekleşir sorusunun cevabı. Alzheimer, direkt olarak ölüme sebep olan bir hastalık değildir. Fakat hastalığın seyri ölümcül sonuçlar doğurur.

Başka bir anlatımla, beyinde oluşan plaklar hastanın ölmesine sebep olmaz. Bu plaklar hastanın hayatı boyunca öğrendiği her şeyi unutmasına sebep olur. Unuttukları arasında yutkunmak hatta nefes almak da vardır ve ölüm sebebi de büyük olasılıkla bunlardan biri olur.

ALZHEIMER BAŞLANGICI NASIL ANLAŞILIR?

Görsel 3

Hastalığın ilk ve en ayırt edici belirtisi unutkanlıktır. İleri yaşta ortaya çıkan unutkanlıklar genellikle doğal kabul edilerek çok üstünde durulmaz. Daha genç hastalarda ise günümüzde unutkanlığa sebep olacak çok fazla uyaran olduğu için bu durum başlangıçta pek ciddiye alınmaz. Elbette tüm unutkanlıklar Alzheimer başlangıcı olarak değerlendirilemez.

Ayırıcı tanı testleri yapılarak unutkanlığın psikolojik mi yoksa fiziksel sebeplerden mi kaynaklandığı, yoksa tamamen masum ve geçici bir şikayet mi olduğuna karar verilebilir.

ALZHEIMER NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Ne yazık ki Alzheimer, belirtileri ortaya çıkmadan, hatta çoğu zaman 3. evreye gelene kadar sinsi bir biçimde ilerler. Hastalar ufak tefek unutkanlıklarını yorgunluklarına, beslenme bozukluklarına, bazen vitamin eksikliğine, bazen de kafalarının çok meşgul olmasına bağlamayı tercih ederler.

Alzheimer hastalığının tıbbi olarak erken teşhis edilmesini sağlayan özel bir Alzheimer testi yoktur. Unutkanlık şikayetleri arttığı için sağlık kurumlarına başvuran hastalar, nöroloji uzmanları tarafından değerlendirilir. Kapsamlı fizik ve mental muayene, beyin fonksiyonlarını ölçen nöropsikolojik testler ve hasta yakınlarının anlattıkları Alzheimer teşhisi için doktorlara önemli bilgiler verir.

Gerekli görülmesi halinde şikayet sahiplerinden, MR ve BT gibi görüntüleme cihazları ile yapılan tetkikler ve kan testleri de istenebilir. Tüm bu muayene, test ve tahlillerin sonuçlarını bir arada değerlendiren nöroloji uzmanları, %90 gibi bir doğruluk oranıyla Alzheimer hastalığını teşhis edebilirler.

ALZHEIMER TEDAVİSİ

Görsel 4

Alzheimer hastalığının ilaçlarla ya da başka herhangi bir yöntemle tam olarak iyileştirilmesi henüz mümkün değil. Fakat bu, hastaların ve onlara bakmak zorunda olan yakınlarının kaderlerine terk edildiği anlamına da gelmiyor. Nöroloji, psikoloji, ergonomi, farmakoloji ve daha pek çok bilim kolu, hastaların hayatlarını kolaylaştırmak ve yaşam kalitelerini artırmak için iş birliği halindedir.

Hastaya Alzheimer teşhisi konduktan sonra tedavi, hastalığın evresine ve hastanın durumuna göre planlanır. Hastanın beyninde plak oluşumuna ve hücre ölümlerine sebep olan fizyolojik bozukluklar tespit edildiyse bunların ilerlemesini durduran ya da yavaşlatan ilaçlar kullanılır. Tedavi, bir yandan hastanın beyninde gelişen fiziksel bozuklukları kontrol altında tutmayı, diğer taraftan da günlük hayatını sürdürmesi için gereken temel becerileri mümkün olduğunca korumasını sağlamaya yöneliktir.

Hastalar aynı zamanda, hafıza kaybının yarattığı kaygı ve depresyon gibi duygusal durumlarla baş edebilmeleri, bilişsel fonksiyonlarını olabildiğince koruyabilmeleri için antidepresan, antipsikotik, sedatif-hipnotik türü, alzheimer hastaları için sakinleştirici ilaçlar ile de desteklenir.

Alzheimer tedavisinde ilaçlar dışında, çeşitli fiziksel ve zihinsel egzersizlerle de hastanın hafızasını güçlendirmek, anlama ve ilişki kurma yeteneğini korumak, motor hareketlerinde görülen sorunları azaltmak amaçlanır. Böylece hastaların mümkün olduğunca uzun süre kendi kendine giyinebilmesi, kişisel temizliğini yapabilmesi ve ailesini tanımaya devam etmesi mümkün olabilir. Hastalığın seyrini değiştirecek ve hastanın hayatının kalitesini artıracak yeni tedaviler üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.

Sonuç olarak, günümüzde kullanılan her türlü Alzheimer ilaçları ve diğer tedavi yöntemleri beyindeki hücre kayıplarının önüne geçemez. Ancak belirtileri azaltabilir ve hastanın er ya da geç almak zorunda kalacağı evde bakım ihtiyacını da geciktirebilir.

ALZHEIMER BİTKİSEL TEDAVİ MÜMKÜN MÜ?

Alzheimer hastalığı, merkezi sinir sistemini meydana getiren nöron ve sinapslerde, bir çeşit kireçlenme diyebileceğimiz plak oluşumları sebebiyle ortaya çıkar. Vücudun başka yerlerinde, örneğin dişlerimizde ya da eklemlerimizde de görülebilen plak oluşumu, hedefteki organ beyin olduğunda hayati bir sorun yaratır. Günümüzde Alzheimer hastalığının dinamikleri ve tedavisi ile ilgili çalışmalar, pek çok alanda, aynı anda devam etmektedir. Bilim insanları kimyasal yollarla elde edilen sentetik ilaç geliştirme çalışmaları kadar bitkisel çözüm arayışlarını da sürdürüyorlar.

Çalışmalar E vitamini, C vitamini, folik asit, melatonin ve resveratrol gibi maddelerin hastalığı önleyici etkileri olduğu yönünde işaretler içeriyor. Bu maddeleri içeren bitkisel ürünler de doğal olarak araştırmaların birer parçasıdır. Henüz kesin sonuçlar alınmamış olmakla birlikte sarımsak ekstresi, ginkgo biloba ekstresi, kurkumin, kırmızı üzüm gibi bitkisel ürünlerle ilgili denemeler halen devam etmektedir.

ALZHEIMER HASTASI YEMEK YEMİYORSA NENER YAPILABİLİR?

Özellikle hastalığın ileri evrelerinde beslenme en önemli sorunlardan biri haline gelir. Hastanın bakımını sağlayan kişi için tahammül sınırlarını aşan anlar yaşanabilir. Yemeğe karşı her hastanın yaklaşımı aynı değildir. Bazı hastalar aşırı yeme eğilimi içinde olduklarından, bazıları da tam tersi yemeğe karşı hiç de hevesli olmadıklarından dolayı desteklenmelidir.

Her ne için olursa olsun bir Alzheimer hastasına öfkeyle ve yüksek ses tonuyla bir şeyi kabul ettiremezsiniz. Bu, hastanın kendini daha da güvensiz hissetmesine ve endişesinin derinleşmesine, kısaca işlerin daha da zorlaşmasına sebep olur.

Yemek yenen ortamın aydınlık ve sakin olmasına dikkat edin. Sofrada, hastanın seçim yapmasını güçleştirecek ve kafasını karıştıracak kadar çok çeşit olmamalıdır. Mümkün olduğunca, hastanın kendi kendine yemesine izin verilmeli, çatal-bıçak kullanmakta zorlanıyorsa elleriyle yiyebileceği gıdalar verilmelidir.

ALZHEIMERE HASTALARI KAÇ YIL YAŞAR?

Alzheimer hastalarının kaç yıl yaşayacağına dair kesin bir sayı söylemek mümkün değildir. Çünkü hastalığın, beyindeki hayati fonksiyon merkezleri üzerinde direkt bir etkisi yoktur. Fakat hastalar zamanla hareket kabiliyetlerini ve zaman-mekan algısını kaybettikleri için dış tehlikelere açık hale gelirler. Kendilerini korumak için ne yapmaları gerektiğini hatırlamazlar. Dolayısıyla Alzheimer hastaları, nadir olmakla birlikte çok uzun yıllar yaşayabilirler.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın