`` EMEKLİLER NE BEKLER..? ``
Gecelerin ne kadar uzun olduğunu hastalar, ömrün ne kadar kısa olduğunu elbetteki yaşlılar bilir.
Ömrün her döneminde; fikir, düşünce, davranış,huy ve karakterlerle birleşerek hoyratça harcadığı, adına ömür dediği hayatın sermayesini tüketen, bir gün nerelerde..?, nasıl..?, neden..?, niçin..? sorularının muhatabı yine kendisinin olacağı insanoğlu değilmi..?
Ömrünü tükettiği, yaşamın son çeyreğinde, ince çizgide, yaşama tutunmaya çalışan, kimselere muhtaç olmadan hayatını idame ettirmeye çalışan emekliler, yaşlılar ve onların sorunları elbetteki toplumunda sorunu. Bu sorunun çözümünde en büyük güç devlet baba..
Kimi zaman gurbet ellerde, el kapılarında sürüne, sürüne, kimi zaman ağız kokusunu çeke, çeke, kimi zaman geceyi gündüze kata, kata, aza az demeden, sabır, sebat, azim, gayret ile çalışıp, emekli olmuş, yaşlılıkla kimseye muhtaç olmadan, üç, beş kuruş devlet babanın verdiği emekli aylığı ile hayatını idame ettirmeye çalışan emekliler..
Analar, babalar, dedeler, nineler..
Kiminin arayanı soranı kalmamış, kiminin hayırsız çıkmış evlatları, bayramlarda dahi unutmuş hısım akrabaları, kiminin yıllar önce kopmuş yolları, kiminin hiç kimsesi kalmamış..Kimi hasta, kimi yatalak, kimi engelli, kimi yardıma muhtaç, kimi kirada, kimi evsiz, kiminin bir ayağı çukurda, kimi evlatlarını dahi evlendirememiş daha, kimi çaresiz, kiminin boynu bükük kalmış, bir köşede sessizce göz yaşlarını içine atar, görecek gözler nerelerde diye sorar olmuş..
EMEKLİLER DEVLET BABA BİZİ GÖRSÜN DİYE BEKLER..
Emekli cemiyetleri her daim sorunlarını dile getirmeye çalışsada, bazen anlaşılır, bazende uykuya yatılır, duyulmaz olur. Anlaşıldığında biraz yüzler gülsede, hayatın yükü bindikçe omuzlara, kaldıramadığında yine devlet baba imdadımıza yetiş denir. Yaşlılıkta olsun biraz gülsün yüzümüz diyen emeklilerin sesine kulak verecek, onların hayır duasını alacak yöneticilere bir nebze ulaşabilirse yazılanlar çizilenler, elbetteki bir ümit ışığı diye bekleyen gözleri mutlu edecektir.
Emeklilerinde elbetteki hakları hukukları yasal güvence altına alınmıştır. Anayasanın eşitlik ilkesi gereği haklarının korunması yöneticilerin sorumluluğundadır. Emekliler enflasyona yenik düşmek asla istemezler. Refah payı verilmesi ile sosyal güçleri korunmaya çalışılmasını isterler. Son yıllara damga vuran ‘İNTİBAK’ konusu, bir çok emeklinin en çok üzerinde durduğu konudur. Bu yasal düzenlemenin yılbaşından önce yapılması ve yeniyılda açıklığa kavuşturulması bir çok soruya da yanıt olacaktır. Keza emeklilik maaşı hesaplamalarında dikkate alınan hususların, yıllar nezdinde neler gördüğünü bilmek, varsa eksiklik veya noksanlık bununda telafi edilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Emekliler ne bekler derken, bir çoğumuz ‘zam bekler’ diye yanıt verecektir. Devletin vereceği imkanlarla hayatını idame ettirmekten başka çareleri yoktur. Alım gücünün düşmesi ile birlikte bir çok emekli ek iş bulup çalışmaya, bir çoğuda bulmakta zorlanmaktadır.
İşsizliğin malum durumunda etkisi ile ne durumda olduğu bilinen gerçektir. Teknoloji ile birlikte gelişen otomasyon sistemlerinin devreye girmesi ile emeğin yerini, yavaş, yavaş, robotik uygulamalara, az adam ile çok iş yapılan iş gücü üretimlerine dönüştürmüştür.
Emeklilerin sorunları elbetteki bu kadarla kalmıyor. Onların en zor anında el uzatacak, devletin imkanlarının her daim sürekli ve elzem olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Onun içindir ki emekliler müjdeli haberlerin verilmesini dört gözle bekliyorlar. Her gün gazetelerde yer alan aynı haberlerin telafuz edilmesi, oranların standartlaşmış esaslarla, tahminlerle açıklanması, spekülatif yaklaşımlar, kulislerde dolaşan haberler, vs..vs..yerine yetkililerin emeklilerin içini rahatlatacak açıklamalarının beklendiği unutulmamalıdır..
Atatürk’ün emekliler ve yaşlılar hakkında söylediği sözleri anımsatmakta fayda var.
Mustafa Kemal Atatürk’ diyor ki;
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kudretiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.”
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ulu önderin bu sözleri her daim hatırlanmalı..Aynı çizgi ve düşüncede hayata geçirilecek uygulamalarla fiili olarak gösterilmelidir.
Güven Gürbüz
06 Aralık 2020″
Not: Bu Yazı sebinmedya.com Sitesinde Yayınlanmaktadır.