Çocuğumla Aramdaki Uçurum: Soyadım
Evlilik taşkalası keyiflidir, boşanma taşkalası ve sonrası yaşananlar ise yorucu, yıpratıcı. Boşanmış kadın, bekle(me)diği pek çok sorunu bir şekilde aşar ama bazı sorunları çözmek onun elinde değildir.
Evlendiğinde eşinin soyadını alan ve onun nüfusuna kaydedilen, boşandığında ise eski soyadına ve dolayısıyla eski nüfus kaydına geri dönen kadını, olayın duygusal yükünün daha da artmasına yol açan bir dizi bürokratik işlem bekler.
Özel yaşamın ifşası
Özel yaşamındaki bu değişikliği ad-soyadının geçtiği her yerde açıklama, bilgilendirme ve belgelendirme zorunluluğu yeni konumuna uyum sağlama sürecindeki kadının keyfini kaçırır çoğu kez.
Nüfus cüzdanını yenilemesinin akabinde pek çok bilgi ve belgeyi yenilemek zaman almanın ötesinde insanı yorar da. Uzun süre çantada taşınır boşanma ilamları; nerede lazım olacağı bilinmediğinden.
Çocuğu olan ve onun velayetini üstlenen kadının işi soyadı değişikliği nedeniyle daha da katmerlenir.
Her yaştaki çocuk için anneyle ayrı soyadı taşımak bir şekilde özel hayat teşhiridir; aslında. Özellikle boşanmanın ilk zamanlarında çocuk bu nedenle mutsuz olur, sıkça. Aradan yıllar geçse de bu sorun bir şekilde yaşanır hep.
Soyadlarınız farklı ama…
Bilvesile aktarmalıyım. İstanbul’da kızlarımla birlikte kaldığımız kamu misafirhanesinden ayrılırken resepsiyonist “Sizden kamu çalışanı ücreti, diğer ikisinden tam ücret alacağız” deyince, “Niye? Onlar benim kızlarım” demiştim.
“Çocuğunuz olduğu nereden belli. Soyadları farklı” dediğinde “Benim adıma, onların anne adına bakın! Aynı değil mi” sorumu “Ama hanfendi…” diye yanıtlamaya kalkışınca müdürünü çağırtıp sorunu çözmüştük ama İstanbul güzelliği yaşayacağımız günün tadı da hafiften kaçmıştı.
Davalık konu
Arkadaşım Sevgül de dertli bu konuda. “Soyadım çocuğumla aramda bir çeşit görünür uçurum. Babasıyla aralarındaki görünmez uçurumu bilen az, benimkini dünya alem biliyor. Özel hayat hak getire” diyor. Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin aldığı karar doğrultusunda dava açmakta da kararlı.
Kişilik haklarının ihlali, özel hayatın dokunulmazlığı ve eşitlik ilkesine aykırılığı iddiası açılıp silsile yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne götürülen bir davanın sonucunu hatırlamalı:
Soyadı Kanunu’nun “Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır” (4. Madde 2. Fıkra) hükmü, Anayasa’ya aykırı olduğundan iptal edilerek “Boşanma esnasında çocuğun velayeti anneye verilmişse, anne çocuğa kendi soyadını verebilir” kararı verilmişti.
Çocuğunun annesi
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı dayanağında açılan davalar peşpeşe sonuçlanıp medyada “Anne Soyadına Bir Zafer de İzmir’den“, “Kadınların Soyadı Zaferi“, “Mahkemeden Devrim Gibi Soyadı Kararı“, “Aile İçi Zarafet” gibi başlıklarla yer aldıkça daha nice Sevgül’ün güçlenerek dava açma yoluna gideceği kesin. Salt soyadı farklılığı nedeniyle çocuğunu ‘çocuğum’ diye kanıtlamak zorunda kalan boşanmış -anne- kadınların başvuracağı başka yol yok çünkü. (ŞD/YY)
* Şadiye Dönümcü, Sosyal hizmet uzmanı.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.