Ankara; Laciverttir, Hüzünlüdür, Bahardır

“Dünyanın bütün büyük başkentlerinin olduğu gibi Ankara’nın da en büyük sorunu ulaşım. Bu kent, planlı değil rastgele kentleşen bir kent. Ulaşım ve alt yapı sorunlarını çözmeden yeni binalar yapılmak suretiyle günden güne büyüyen bir kent. Ankara’nın bir kimliği yok, bir çizgisi bu anlamda. ''Modern bir şehir mi yoksa tarihin içinden gelen...

Okumaya devam et

Biz Bu Sosyal Medyada Ne Yapıyoruz?

Biz Bu Sosyal Medyada Ne Yapıyoruz?

medya ve gençlik ilişkisini incelemiş. Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması (*) Temmuz-Eylül 2013 tarihleri arasında 12 bölgede, 26 ilde yapılmış. Yaş gurubu 15-29 arası. Yüzde 77’si bekar, yüzde 14’ü çocuklu, yüzde 40’ı çalışan, yüzde 14’ü lise öğrencisi, yüzde 7’si ev kadını olan 2057 kişiyle görüşülmüş. Araştırmanın ‘Yönetici Özeti” bölümünde yer verilen bulgular çok...

Okumaya devam et

Mamak Kapısında Anne Olmak

Mamak Kapısında Anne Olmak

Onca Çileden Sonra'yı okuduğum gecenin sabahı aradım Perihan Teyze'yi "Görüşebilir miyiz bugün" diye. İki saat sonra evindeydim. Ona sarıldığımda aldım; tenindeki lavanta kokusunu. Demlediği çayın, kızarttığı böreğin kokusu sarmaladı beni; sımsıcak. Sekiz saat boyunca serbest çağrışımla söyleştik; bir ana-kız gibi aslında. İşte aşağıda okuyacaklarınız bu güzelim beraberliğimiz esnasında tutulabildiğim notlar... Perihan Akçam anlatıyor.O kadar çok...

Okumaya devam et

Emine, Samut ve Arap İzzet’ten Deli Gaffar’a Selam Olsun

Emine, Samut ve Arap İzzet’ten Deli Gaffar’a Selam Olsun

“Bir zamanlar Anadolu dendi mi; mahallesi delisiz bir yöre düşünülemezdi” diyor Hrant Dink, "Deli Gaffar"ı anlattığı “Mahallenin Delisi” adlı yazısında. Çocukluğumuzu aynı zamanlarda yaşadığımızdan mı ne? O yazıyı ilk dinleyişimde(1) çocukluğuma denk gelen süreçte Deli Gaffar gibi renkli insanlar olduğunu hatırlayıp, uzaklara, sonraki dinleyişlerimde de uzak yakınlara gittim. Mesela; "Deli Emine"yi hatırladım. Uzun...

Okumaya devam et

“Yaa, Bildiğin Gibi İşte, Bir Şey Yok, Ne Olsun?”

Yıllardır görüşmeyen aynı fakülteden mezun yirmi kadın Sığacık'ta bir otelde iki gün konaklayacaktır. Gelenler akşam üzeri kokteyl için toplandıklarında öğrencilik dönemi fotoğraflarından oluşan slayt gösterisi onları okul yıllarındaki neşeli, şenlikli kantin havasına götürmüştür ki organizasyonu yapan Berna söz alır: "Arkadaşlar, herkes sağ yanındakiyle eşleşiyor. Beşer dakikalık süre ile eşler birbirine bunca yıldır...

Okumaya devam et

Yaşamımızın Rengi, Keyfi ve Neşesi: “Gülrenk”ler

An’anesine anneler günü kutlaması için gidecekleri sırada araba anahtarlarını bulamayan babasının, annesine bağırmasına bozulan ve tepkisini “Sanki anneme taşasay’dan fırlanta yüzük aldın da… Bir de bağırıyorsun.” diyerek dile getiren  Gülrenk bu yazının kahramanı.  O arkadaşımın torunu, benim de beş yaşındaki arkadaşım. Kendisi okuma bilmediği için –onun deyimiyle-bakkalcının da okuma bilmeyeceğini iddia...

Okumaya devam et

Susa(ya)na!

Uzun süredir yazmak istiyorum; ya-za-mı-yo-rum. Kaçıyor muyum? Yazmanın sonuçları mı beni ürküten! Korktuğum ne? İçime bakmak mı? Aynada göreceklerim mi beni korkutan! Bir bilebilsem! *** Uykularımı da, gecelerimi de aldı elimden. *** Onunla hasbihal etmek, üşütüyor beni. Onu düşünürken de üşüyorum. *** Gözlerimi tavandaki okyanusuma asalı saatler olduğunu ezan sesini duyunca anladım. Sütlü kahve yaptım kendime. Masaya oturdum; elimde onun dolma kalemi. Yazıp içimi...

Okumaya devam et

Güller Olmayınca Yetim Kalan Bahçe

Al-o-o-o, Gül... Merhaba! - Bu günkü falımda "Kalbiniz ağrıyorsa size en çok arkadaşınız, bir arkadaşınız yardım edebilir. Tüm dertlerinizi ve yaşadıklarınızı onunla paylaşabilir, omzunda ağlayabilirsiniz. Zamanınızı yalnız geçirmek yerine, arkadaşlarınızla birlikte olmaya çalışmalısınız" diyordu. Omuzların uzakta olunca, telefonda ağlayayım dedim. - İyi değilim. Tıkandık iyice Demir'le. Miray için süren naylondan bir evlilik...

Okumaya devam et

Ses: 1, 2, 3 Deneme...

Ses: 1, 2, 3 Deneme…

Yaşadığım olağanüstü hal nedeniyle bu aralar içimdeki ana-babamla ve çocuğumla yaptığım günlük oturum sayısı da, oturumların süresi de arttı. Bu yoğunlaştırılmış karşılıklı mesai beni hırpaladığı kadar, rahatlatıyor da. Hiçbirimizin içindeki ses, diğerimizinkine benzemese de, sizi benimkilerle tanıştırmak istiyorum. İçimdeki annemin adı Halise. Babamın adı da, Hulusi. Her ikisi de kararlı, geniş ufuklu,...

Okumaya devam et

Al Misketlerini, Ver Bebeklerimi

Al Misketlerini, Ver Bebeklerimi

Hadi oğlum giy ayakkabılarını. Geç kalıyoruz. Bu gün ikimiz için de farklı bir gün olacak. Dur bağlayayım, ayakkabılarını. Heyecanlı mısın sen de? Bakalım yeni düzene nasıl alışacağız? Açma kapıyı... Ben paltomu giymedim daha... Bekle, tüpü kapattım mı, bir bakayım... Kaşkolunu bağlamamışız... Nereye koydun, bakkaldan geldiğinde... Ha, tamam. Anahtar? Çantamda. Hadi annesinin...

Okumaya devam et