Aynalarla Yüzleşmek, Hemen Şimdi
15. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festival Program kitapçığının “Pembesiz Mavisiz” bölümünde özetini okuyarak, kendi özel seçkime aldığım İran (2011) yapımı “Aynalarla Yüzleşmek” filmini izlediğimde sinema koltuğuna çivileneceğimden habersizdim.
Film başladı. Her dem kıpır kıpır film izleyen ben, daha ilk dakikalarda giriverdim ve 102 dakika boyunca hiç kıpırda(ya)madım yerimden.
Bitiş jeneriği akarken başladı alkışlar. Yönetmen Negar Azarbajyani ve oyuncu Shayeste Irani (Adineh) ile birlikte filmi izlediğimizden habersizdik.
Salonda oldukları öğrenilince alkışlar bitmek bilmedi. Söyleşi süresi kısa, sorular anlamlıydı. Seyirci kadar İran’dan gelen konuklarımız da heyecanlıydı. Ayrıca seyircinin çoğu -ben dahil- şaşkındı; çünkü film boyu erkek sandığımız Adineh, aslında bir kadın oyuncuydu.
Sakin sakin yanıtladı yönetmen, “Üstelik İran’da”, “Hem de İran’da” diye başlayan seyirci sorularını. “Siz beni, filmimi anladınız. Ben de sizi anlıyorum. Zaten film de anlamak – anlaşılmak üzerine. Biz anlaştık” dercesine yanıtladı soruları.
Konu ağır; toplumsal kalıpları zorluyor üstelik. Ama böyle bir konuyu bu denli süslemesiz, abartısız sakinlikte ve yalın bir şekilde anlatmak kaç sinemacıya nasip olur. Üstelik yönetmen çok genç; 1974 doğumlu. Aynı zamanda senaryo ortağı ve kurgu da elinden çıkma. Üstelik ilk uzun metraj filmi.
Bilmece gibi oldu; önce filmi -kısaca- özetlemem gerekiyordu galiba.
Rana evli bir kadın. Kocası hapiste; ticari ortağının taktığı borç nedeniyle. Üç dört yaşlarındaki oğluyla hayat mücadelesi veriyor. Geleneksel bir kadın. Kocasından gizlice taksi şoförlüğü yapıyor. Adineh ise zengin bir aileye mensup. Babasının zoruyla ve görücü usulü ile istemediği bir erkekle halde evlendirilmek üzere. Evlilikten kurtulmak için evden kaçar. Asıl amacı cinsiyet değiştirme ameliyatı olmak için ülke dışına çıkmak.
Rana, şehrin oldukça uzağına gitmek isteyen ve ücret bedelini fazlasıyla ödeyeceğini söyleyen Adineh’i taksisine yolcu olarak alır. Yolculuk boyunca Adineh’in farklılığının ayrımına vardıkça artar kaygısı, Rana’nın. Babasının onu eve döndürmek için peşine polis taktığı haberini alan Adineh umutsuzluğa kapılır.
Uzun taksi yolculuğu; bu farklı iki sınıftan olan inanç ve değerleri de farklı olan iki kadını ortak bir kadere götürmekle kalmaz, yardımlaşma-dayanışmalarına, dost olmalarına ve kalıpları zorlamalarına yol açar.
Toplumsal kalıpları zorlayan, kurcalayan filmlerin yapılması sinema adına önemli. Toplum adına toplumsal kalıpların zorlanması daha da önemli. Yönetmen ve senaristler zor hedef seçmişler kendilerine. Sıradan bir sinemasever olarak amaçlarına ulaştıklarını söylemem gerek; hem de büyük harflerle.
Öyle etkileyici sahneler var ki… Şimdi bu yazıyı yazarken Rana’nın, oğlunun başına eşarp bağlayıp, kolunda kadın çantasıyla merdivenlerde göründüğü anda attığı çığlık geliyor gözümün önüne. Adineh’in abisinin, gelinlik giymiş kardeşini arabadan indirdiğinde duvağını çıkarıp beresini takan Adineh’in ağlaması nedeniyle akan makyajı için söyledikleri geliyor gözümün önüne. Kaza sonrası hastanede Rana-Adineh diyalogları ve daha bir sürü sahne.
* * *
Karmakarışık halde salondan çıktım. Uçan Süpürge’nin cadılarından Özlem Kınal’a “Yönetmenle görüşmemi sağlayabilir misin” diye sordum.
Sağladı, üstelik Tayfun Can Onuk‘un çeviri desteğini de.
* * *
“Toplumsal kuralların, geleneksel inanç ve değerlerin cesurca önüne geçen iki kadın arasındaki arkadaşlığın hikayesi”ni yani insanlıkla ilgili bir hikaye anlatan yönetmen Negar Azerbayjani’ye sordum:
Neden bu filmi çektiniz?
“15 yaşındaydım. Oturduğumuz mahallede 20 yaşlarında bir trans vardı; ameliyat olmak isteyen. Toplum tarafından kabul edilmemesi, dışlanması beni rahatsız etmişti.”
Bu filmi yapmak nasıl bir duygu?
“Filmi bitirdiğimde ‘evet, yaptım’ dedim ama hep rahatsızdım ‘Transa yabancı kişilerle aynı dili kullanabildim mi?’ diye. Filmin gösterildiği festivallerde hep olumlu tepkiler alınca ‘Demek ki doğru bir iş yapmışım’ dedim
İran’da sadece festivallerde gösterildi dediniz. Sinemalarda da gösterilebilecek mi?
“Devletten bu filmin vizyona girmesi için izin aldık. Yapımcımız salon arıyor. Bulunduğunda gösterilecek. ”
İran halkı bu filme nasıl tepki verir, sizce?
“İran’da, festivalde aşırı dindarlar bile izlediklerinde beğendiklerini söylediler. Tepkiler olumlu olunca ‘Yaptık bu işi’ dedim, dedik.
Film bittiğinde çakılı kaldık salonda. Bizim verdiğimiz tepkiler diğer ülkelerdeki tepkilerden farklı mıydı?
“Evet, farklıydı. Çok olumluydu. Kültürel birlik var aramızda. Birbirimizi daha iyi anladığımızı düşünüyorum. Salon kilitlendi farkındayım.”
Filmdeki en önemli diyalog hangisiydi sizce?
“Ağabeyinin kardeşine “Ağlama. Gözündeki yaşı sil. Çok kötü görünüyorsun” demesi ve Adineh”in gözlerini silmesi. Bu sahne ‘anlama-anlaşılma’ sahnesiydi.”
Rana’nın kadın taklidi yapan oğluna verdiği tepki toplumun translara verdiği tepkiydi. Yani Rana’nın da bakış açısı. Rana ve Adineh dost olabilir mi normal hayatta, İran’da?
“Hayır… Rana; kültürel olarak reddeder.”
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ne filminizle davete edilmeyi nasıl anlamlandırdınız?
“Özel amacı kadın filmleri olan bir festivale davet edildiğimiz için çok sevindim. Burada başka kadın yönetmenlerle tanıştığım için de çok mutlu oldum.”
* * *
“Türkiye’de geçen yıl lezbiyen bir çifti konu alan ‘Nar‘ adında ve bir eşcinselin öldürülmesini konu alan ‘Zenne‘ adında iki film çekildi. İkisi de ülkemizde bu anlamda sınırları zorlayan, çok başarılı filmlerdi” diye tercümanımız Tayfun’la birlikte verdiğimiz kısa bilgi yönetmeni heyecanlandırdı. “Çok güzel… Sevindirici bir şey Türkiye için. Orijinal DVD’lerini bulursanız izlemek isterim; hem de çok” deyince bulmaya çalışacağımızı söyledik.
“Sizce; eşcinseller, translar bir gün tüm dünyada anlaşılabilecek mi?” sorumu ise “Sanmıyorum, ama diliyorum” diye yanıtladı, yönetmen.
Söyleşi boyunca aramızda olan filmin oyuncusu Shayeste Irani‘nin o güzelim gözlerine ve yüzünü anlamlandıran kaşlarına bakmaktan kendimi alamamıştım. “Zor muydu Adenih’i oynamak” diye sordu.
“Senaryoyu ilk okuduğumda çok zor gelmişti. Çekimler başlayınca içimdeki ‘Adineh’ ortaya çıktı. Çevremden çok olumlu tepkiler aldım. Sadece herkes beni erkek zannediyor. Kadın olduğumu öğrenince çok şaşırıyorlar” diye yanıt verdi.
Türkiye’de dünyada LGBT bireyleri anlamak adına “aynalarla yüzleşmek” ve onlara yöneltilen nefret suçlarının sonlanması için; herkesin sinemacılar gibi üzerine düşeni yapmaya başlaması dileğiyle bitirelim bu yazıyı. (ŞD/HK)
* Şadiye Dönümcü. Sinemasever
**Künye: Facing Mirrors / Aynehaay E Rooberoo, İran, 2011, 102′
Yönetmen : Negar Azarbajyani, Senaryo: Azarbajyani- Feresteh Taerpour, Görüntü yönetmeni: Touraj Mansoori, Kurgu: Sepideh Abdolvahap – Negar Azarbajyani; Yapımcı: Feresteh Taerpour, Oyuncular: Shayeste Irani, Ghazal Shakeri.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.