"Hasar Almış Gemilerin Gururu Bile Kapalı Tersanelerde Korunurken…"

“Hasar Almış Gemilerin Gururu Bile Kapalı Tersanelerde Korunurken…”

22 Temmuz 2009'da başlayıp 5 Eylül 2009'da biten bir ölüme yürüyüş hikayesi" diyor Nilüfer Zengin , babacığının son günlerini anlattığı yazısında. Öykü -bir şekilde- hepimize aşina. "(özetle) Babacığımda hızlı bir kilo kaybı, sararma, unutanlık, dikkat dağınıklığı, mide bulantısı, yüzünde garip bir çekilme ortaya çıktı. Bir özel hastanenin para öğütücü çarklarına dahil olacak gücümüz...

Okumaya devam et

İstiap Haddini Aşanlar Çoğalıyor (Mu?)

"Sürekli yorgun kalkıyorum yataktan. Kaç saat uyursam uyuyayım fark etmiyor. Gün boyu başımın bir bölümü iptal. Majezik Dostları Derneği'nin aktif bir üyesi oldum. İlaç da kar etmiyor." "Hiçbir şey yapmasam bile başkalarının yaptıkları beni geriyor, huzursuz kılıyor. Artalanımdaki hareketlilik yoruyor beni." "Hiç umulmadık yerde umulmadık tepkiler veriyorum. 10 kuruş eksik para üstü...

Okumaya devam et

İtiraf Ediyorum; Ben Bir “Tu Kaka Kız”ım

Tanıyorum kendimi, hatta seni, hatta onu ve hatta diğerlerini de. Kendi 'artı'larımın ve 'eksi'lerimin farkındayım; başkalarınınkinin de. Ha, artılarımı her dem devreye sokar mıyım? Yanıt; canım istediğinde. Eksilerimi başkalarına her dem gösterir miyim? Yanıt; canım istediğinde. Benden zarar gelmez kimseye. Yarar? Ha, onu düşünmem lazım. Ne zaman 'ben'cil, ne zaman 'siz'cil olacağım kararı bana...

Okumaya devam et

“Tanrı, Bizi Kendi Cenderemizden Korusun!”

"İçte dışta yalnızız. Her an kendimizle -düşük yoğunluklu da olsa- çatışma halindeyiz. Kendimizi ifade edemez olduk. Sorgulama yeteneğimizi de yitirdik. Durağanlıktan yakınıyoruz ama değişimden de ürküyoruz. İlgisiziz. İçimiz dışımız kirlendi. Baskı altındayız. Çaresiziz. Korkularımız var. Arayıştayız. Kırgınız. Kızgınız. Mutsuzuz. Hınçlıyız. Tahammülsüzüz. Kaygılıyız. Güvensiziz. Yani sıkıştık, sı-kış-tık" diyen(ler) ve "Hayatımızı -yani kendimizi- biz daraltıp, sıkıştırırız....

Okumaya devam et

Hayat Geniştir, Esnektir Aslında…

"Bak" dedi "O kent benim için sığ bir kuyu. Her yere her şeye herkese yabancı olduğum o kuyunun sığlığı, tökezleyip de düştüğümde boğulmama engel değil. Kendime "gitme" dediğimde, teslimiyet duygusunu kabullenemiyorum. Kendime "Her şeyi göze al ve git" dediğimde korku bombardımanı başlıyor: "Ya "hemencecik boğulursan?" Gitmesem de, gitsem de yakınmalarım...

Okumaya devam et

Sedanter Yaşayıp, Gidiyoruz İşte…

Dün sabah evden erken çıkıp, yürüyerek gitmek istedim işe. Ayrancı Pazarının yanındaki minicik parktaki egzersiz aletlerini kullanan 40 yaş üstü kadın ve erkekleri görünce yavaşladım. Yaşlı bir çift yan yana iki alette yüksek sesle sayarak kürek çekiyordu. Göreli genç dört kadın parkın çevresinde postacı yürüyüşü yapıyor,  yaşı ellilerdeki iki erkek barfikste...

Okumaya devam et

Bari Sen Anla Beni Ananecim

Bizimkilerden  "Ben gençken...", "Bizim zamanımızda...", "Benim annem babam..." ile başlayan o kadar çok şey dinledim ki... Bıktım, kendi zamanlarıyla bu zamanları kıyaslama muhabbetlerinden. Habire kendileriyle beni karşılaştırmaları bayıyor içimi. Alla'sen bir olması mümkün mü ananecim senin, annemin, benim büyüdüğüm zamanların?Elbette farklı olacak değerlerimiz, anlayışımız. Aramızdaki yaş farkı, aslında çağ- dönem farkı...

Okumaya devam et

Çemberin Üzerinde Dolanıp Duranlar Üzerine

Ben bu evin düzenini anlayamadım bir türlü. Başım dönüyor evin trafiğinden. İlişkiler bir tuhaf olmuş. Kocası yorgun argın kapıdan içeri giriyor; benim kız değil kalkmak, oturduğu yerden 'hoş geldin' bile demiyor. Adamcağız çoğu kez yiyeceğini bile kendi hazırlayıp yiyor. Canı isteyen kendine özel yemek yapıyor. Kız maydanoz var diye salata yemiyor, babası...

Okumaya devam et

Küllerinden Yeniden Yeşermeye Başlayan Güldünya’ya Mektup

Sevgili Güldünya; Uluslararası Af Örgütü, "Kadına Yönelik Şiddete Son!" kampanyası çerçevesinde senin adına bir mektup yarışması düzenlediğinde sana yazmak için niyetlenmiş ama hiç bitmeyen dünyevi nedenlerin ardına sığınıp yazamamıştım. Yıldızların oradan bizi izlediğini, sana gelen mektuplardan ülkemizde töre/namus gerekçeli cinayetlerinin görünür hale gelmesinde rol oynadığını bildiğini düşünüyorum. Seni kuzeninin kocasının tecavüzünden, hamile kalmaktan,...

Okumaya devam et

Filinta Bahri, Çocukluğum ve Kabak Tatlısı

Ben çocukken bizim köyün dağını duman bastığında neredeyse göz gözü bile zor seçerken babamla beraber dağa tırmanıp, “ooooommmmmmm” diye bağırdığımızda o kocaman dağ bize daha yüksek perdeden cevap verirdi:  “OOOOOOOMMMMMMMMMM...” Nerden öğrenmiştik bu oyunu; bilmiyorum. Bildiğim bu karşılıklı "om"laşmanın beni -inanıyorum babamı da- rahatlattığı. “M” harfinin tınısı bana geri döndüğünde yüreğimin...

Okumaya devam et