Medya “Huzurevi” Algısını Nasıl Yönetiyor?

Medya “Huzurevi” Algısını Nasıl Yönetiyor?

Sanal âlemde “Evli ve 2 çocuk babası olmasına ‘rağmen’ 3 aydır huzur evinde yaşayan ünlü spiker M.M.” başlıklı haber metni kısacıktı ama alt metni çok uzun, yoğun, detaylıydı. Haberin öznesinin huzurevi tercihine değil; haberin “rağmen”li yargılayıcı ve ötekileştirici diline; huzurevi olgusunun sosyal boyutuna; medyanın toplumdaki huzurevi algısını –nasıl- yönettiğine takıldım. Bir yaşlı bir eve...

Okumaya devam et

Sergi Sergi İstanbul

Sergi Sergi İstanbul

Yaşlandıkça özlemin lezzeti farklılaşıyor; bu yüzden biriktirilen özlemin bir kısmını ara ara tüketmek gerekiyor. İşte bu yüzden kaçtım kızıma, İstanbul’a, hayata. Ne hoş bir tesadüf ki; İstanbul’da bir dolu güzelliğin sergilendiği günlere denk geldim. Süre kısa; zamanı ekonomik kullanmak lazım. İlk ana durak: İstanbul Modern İstanbul Maratonunun olduğu gün gittim İstanbul Modern’e. Yollar...

Okumaya devam et

Burçin Orhon'a Açık Mektup

Burçin Orhon’a Açık Mektup

Sevgili Burçin; Sanal âlemde okuduğum  “Buzdolabına koyacağım sütü banyoya götürüp bırakınca doktora gitmeye karar verdim” başlıklı haberi okuyunca sana yazmak istedim, hemence. Hiç tanımadığınız birinden, üstelik ‘sen’ diye hitap eden birinden –açık- mektup alma konusunda ne düşüneceğini bilemesem de yazmak istedim. Alzheimer (ALZ.) tanısı aldığını, hastalığın ilk evresinde olduğunu, hastalığın getirilerini kabullenmekte zorlandığını,...

Okumaya devam et

Buz Kesen Soğukta Sokaklarda Yaşayanlar...

Buz Kesen Soğukta Sokaklarda Yaşayanlar…

Ruhumuzun yaz-kış üşüdüğü bir ülkede şimdilerde kar, buz, ayaz, yağmur, rüzgâr, nedeniyle bedenimiz;  hatta evlerimiz ve işyerlerimiz de üşüyor. Ara sıra çapkınca göz kırpan, hatta karanfilli gülümseyen güneş, soğuk gerçeğini yok edemese de üşüyen bedenlerin ruhuna mavi boncuk takıyor. Dün akşam iş çıkışı cadde üstünde araçtan inip, bir üst sokaktaki evime gidene kadar,...

Okumaya devam et

Usul Usul Yaşlanmak Mümkün

Usul Usul Yaşlanmak Mümkün

“Sakin sakin yaşlanmanın yolu var mı?”ydı, biamag’da okuduğum Gökhan Akçura’nın yazısının başlığı. Akçura, Felsefeci Wilhelm Schmid’in “Sakin Olmak: Yaşlanırken Kazandıklarımız” adlı kitabını, kendi deneyimlerini de katarak –üstelik çok hoş- anlatmıştı. Gittim aldım kitabı; önce okudum, sonra notlar çıkardım, bu tanıtım yazısı için bir daha göz gezdirdim. “Hayatın sair hali: yaşlılık”a olan mesleki merakımla ve...

Okumaya devam et

Hayata, Hekime ve Hekimliğe ‘Öteki Bakış’

Hayata, Hekime ve Hekimliğe ‘Öteki Bakış’

“Kütüphanedeki Beden (The Body in the Library) adındaki kitabı okuyor Mustafa Sütlaş. "Tıp tarihi, insan zekâsının hastalığa karşı verdiği kıyasıya mücadelenin de tarihidir aynı zamanda; hastalık ve ölüm, insanoğlunun ekmeğini ter dökerek kazanmaya başladığı günlerden beri onun en büyük laneti olmuştur", savında bir kitap bu. Yazar Iain Bamforth’un (özetle) “Edebiyatın da bu serüvenin dışında...

Okumaya devam et

Ben Annem Gibiyim; Kızlarım da Anneleri Gibi Aslında

Ben Annem Gibiyim; Kızlarım da Anneleri Gibi Aslında

Annemin çocuğu olarak yaşamımın orta yaş (?) dönemine dek bazen annemin istediği bir şeyi yapmadığımda, onun duygularını incittiğimde ya da beklentilerini karşıla(ya)madığımda; onu üzen bir şey yaptığımda, onu hayal kırıklığına uğrattığımda ya da onu dinlemeyip kafamın dikine gittiğimde; onunla tartıştığımda, ona öfkelendiğimde, ona “hayır” dediğimde ve onun için yeterli çaba göstermediğimde kendimi...

Okumaya devam et

“Mavi” Bebeğin Annesi Anlatıyor

“Mavi” Bebeğin Annesi Anlatıyor

Kişinin kendi yaşamına ilişkin bilgileri, biriktirdiği deneyimlerini, hata ve sevaplarıyla birlikte anlattığı öz yaşam öykülerini okuduğumda zenginleştiğimi hissederim. Hayatı, bilmediğim başka başka yönleriyle tanıma ya da tanıma olanağım olmamış/olmayacak insanlarla tanışmaya vesile olur, öz yaşam öyküleri. Sosyal hizmet uzmanı olmam hasebiyle; çocuk, kadın, yaşlı, engelli vb. gibi sosyal hizmet alanlarına dair...

Okumaya devam et

Annemin Topraklarında; Selanik, Atina, Kavala

Annemin Topraklarında; Selanik, Atina, Kavala

Annemi, doğduğu ve 3-4 yaşlarındayken zorla terk ettirildiği topraklara götürmeyi, hayatın taşkalası içinde, yalan yok, akıl edemedim hiç. Düşünecek kadar büyüdüğümde, annem yıldızların oralara gitmişti. Çağan Irmak’ın oraları ve oradakileri anlatan “Dedemin İnsanları” filmini gözyaşları içinde izlerken karar vermiştim; oralara kızçelerimle gitmeye. Oralar nere mi? Genelinde Yunanistan, özelinde Batı Trakya, Selanik-Drama tarafları. Yıl 1925...

Okumaya devam et

Küçük Mucidin Büyük Başarısı

Küçük Mucidin Büyük Başarısı

Tam da Fethiye’ye gideceğim günlerin arifesinde gazetede okudum: Muğla-Fethiye Atatürk İlk Öğretim Okulu, 7/D sınıfı öğrencisi Muhammet Oran’ın görme engelliler için sensörlü baston yaptığını. Gittiğimde; arkadaşım; emekli öğretmen Fercan Akçin aracılığıyla ulaştım ona. Okul çıkışında elinde bastonla ve yanında babasıyla geldi; buluşacağımız yere Muhammet. Nasıl oluştu; bu proje fikri? Teknoloji ve Tasarım Dersinde...

Okumaya devam et