DEYİMLER
YAŞI BENZEMESİN | :Erken ölmüş birine, herhangi bir yönden benzetilen bir kimse için “Aynı yaşta ölmesin” anlamında söylenir.
| |
YAŞI NE? BAŞI NE? | :Konuşulan iş için genç bir kimsenin yaşının ve görgüsünün elverişli olmadığını anlatır.
| |
BİR YASTIKTA KOCAMAK | :Karı-Koca uzun yıllar yaşamak
| |
BİR ARADA KOCAMAK | Yeni evlilere yaşamlarının birlikte sürdürmelerini dilemek. “Allah bir yastıkta kocatsın, ikisi de birbirlerine çok yakışıyorlar”
| |
BABA ADAM | Yaşını başını almış, temiz yürekli, yardımsever, hoşgörülü, olgun, cömert kişi. | |
BİR AYAĞI ÇUKURDA OLMAK | İyice yaşlanmış, ölüme çok yaklaşmış olmak. “Bir ayağı çukurda olduğu halde, çalışmasını sürdürüyor.”
| |
DÜNYAYA KAZIK KAKMAK | Ölmeyecekmiş gibi uzun yaşamak “Bu kadar iş yapıyor, sanki dünyaya kazık kakacak”
| |
ELDEN AYAKTAN DÜŞMEK | Yaşlılık yada hastalık nedeniyle iş yapamaz, yürüyemez, çalışamaz olmak… “Elden ayaktan düşünce çocukları da aramaz oldular”
| |
ÇAPTAN DÜŞMEK | Yavaş yavaş çalışma gücü, verimi azalmış, tükenmiş olmak. “Emekliye ayrılınca çaptan düştüğünü sanıp, kahve köşelerinde günlerini geçiriyor.”
| |
ÇÜRÜĞE ÇIKMAK | Sağlam olmadığı anlaşılmak. “İhtiyarladığı için şoför olamaz diye,çürük raporu verdiler.”
| |
TOHUMA KAÇMAK | Yaşlanmak. “Armudun sapı var, elmanın çöpü var diyerek, kimseleri beğenmedi, evlenmedi. Şimdi de tohuma kaçtı.”
| |
UNUNU ELEMİŞ, ELEĞİNİ ASMIŞ OKUNU ATMIŞ, YAYINI ATMIŞ | Gençken görevini yapmış, sonuç almış. Şimdi yaşlı. Artık yapacak bir işi yok. “Yirmi beş yıldan sonra emekliye ayrıldım diye unumu eleyip, eleğimi duvara asmadım.”
| |
MERDİVEN DAYAMAK | Yüksek bir yaşa yada aşamaya ulaşmak üzere olmak. “Artık yaşını başını almış, altmışına merdiven dayamıştı.”
| |
SAÇI BAŞI AĞARMAK | Yaşlanmak “Saçı başı ağardığı halde, geçim kaygısıyla koşturuyordu.”
| |
SAÇINA AK DÜŞMEK | Yaşlanmaya, ihtiyarlamaya başlamak. “Saçlarına ak düşse de, enerjisi, gücü yerindeydi.”
| |
SAKALI DEĞİRMENDE AĞARTMAK | Yaşlılığına karşın bilgisiz, deneyimsiz olmak. “Sakalı boşuna değirmede ağartmış.” |