Ankara’da Üç Sergi: “Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor”
Kış mevsiminin şöylesine bir uğrayıp çabucak baharın geliverdiği Ankara’nın limonata kokulu akşamlarına kavuşmasına daha epeyce zaman olsa da, geçtiğimiz haftasonu Ankara benim için zencefilli gazoz tadındaydı.
Erimtan Müzesi‘ndeki “Koku ve Şehir” 5 Ocak günü başladı, 31 Mart’ta sona erecek. Cer Modern‘de 18 Ocak’ta açılan “d Grubu…Yeniden” 25 Mart’ta, 9 Şubat’ta açılan “Dizelerin Renkleri” sergisi ise 25 Mart 2018’de sona erecek.
Erimtan Galeri’de Koklanası bir sergi
Cumartesi günü Ulus’ta, kaleye vurdum kendimi. Ankara’ya son yıllarda eklenen bir güzellik olan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Galerisinde açılan ve 31 Mart tarihinde son erecek ‘Koku ve Şehir’ sergisine gittim.
İlkin İstanbul’da açılan bu sergiyi kaçırdığım için üzülmüş, Ankara’da açılacağını öğrenince sevinmiştim.
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi, Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Erimtan Müzesi işbirliğiyle açılan sergide, tarihsel kokular arasında gezinmek çok keyifliydi. Kahve, amber, misk, nane, biberiye, zencefil, karabiber, safran, buhur, misk, naftalin, arapsabunu, amber, kolonya dahil sayısı elliyi aşkın koku arasında sürpriz kokular da vardı: rakı, egzoz, çuval, kömür gibi.
Sergi panolarından birinde, “Kayıp Zamanın İzinde” romanından yapılan alıntıdaki “Ancak çok uzak bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler kırılıp dağıldıktan sonra, hala, bir başına, daha kırılgan, ama bir kadar da diri, daha gayri maddi, daha ısrarcı, daha sadık olan koku ve tat uzun bir süre havada asılı kalır; tıpkı ruhlar gibi, bizlere anımsatmaya hazır, kendi anlarını bekleyerek ve o anın geleceğini umarak geride kalan her şeyin yıkıntıları arasında dururlar; ve tereddütsüz, özlerinin o ufacık ve neredeyse elle tutulabilir tek damlasında, hatıranın uçsuz bucaksız yapısını taşırlar” satırlarının yazarı Marcel Proust’a hak vermemek mümkün değildi. “Anlarını belirleyen”, “anın geleceğini uman” ne çok koku biriktirdim kim bilir 60 yıllık yaşamımda.
Sergi “Ankara’nın şu andaki kokusu neye benziyor diye soruyor bize ve yanıtını da Ankara koku haritasına işlememizi istiyor. Tam harita önündeyken uzun yıllardır yurtdışında olan kızıma sordum bu soruyu. Verdiği yanıt içimi burktu.
Modernleşmenin getirisi artık kapalı –açık- alanlardaki koku değişse de, sergi sonrası Çıkrıkçılar Yokuşundan aşağı inip Anafartalar Caddesindeki Eyüp Sabri Tuncer’den ev için endüstriyel temizlik malzemesi ile oda kokusu almak tezattı kanımca.
“d Grubu…Yeniden’’ sergisi görülesi
Ankara’nın yüzakı olan Cer Modern’de açılan “d Grubu…Yeniden’’ sergisinde 21 sanatçının 70 eserini bir arada görmek güzel, tur rehberiyle birlikte gezmek büyük şanstı.
“Türkiye’nin ilk çağdaş sanat hareketi” olan ve “Türk resim sanatına yön veren grupların öncüsü” olan, 1933 yılında, Abidin Dino, Nurullah Berk, Zeki Faik İzler, Cemal Tollu, Elif Naci ve Zühtü Müridoğlu tarafından kurulan, sonradan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eşref Üren, Eren Eyüboğlu, Arif Kaptan, Salih Urallı, Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Fahrünnisa Zeyd, Leopold Levy, Zeki Kocamemi, Şeref Akdik, Cemal Nadir Güler ve Nusret Suman gibi isimlerin de katıldığı “d Grubu” sanatçılarının çalışmalarını Ankaralılar 25 Mart tarihine dek görebilecek.
Dizelerin Renkleri sergisi: Okunası ve görülesi
Yılın son günlerinde İzmir’de açılan, Türk edebiyatının ünlü şairlerinin şiirlerinin, ünlü ressam ve heykel sanaçıları tarafından yorumlanmasıyla meydana çıkan çalışmaların “Dizelerin Renkleri” adlı sergide yer aldığını okuduğumda, ah keşke Ankara’da da açılsa,
demiştim. Ve sergi Cer Modern’de açıldı ve 25 Mart tarihinde kapanacak sergiyi ancak gezebildim.
Cellat uyandı yatağında bir gece
“Tanrım, dedi, “bu ne zor bilmece:
Öldükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim, öldürdükçe…
Ataol Behramoğlu
Folkart Gallery’nin öncülüğünde hazırlanan, İstanbul’da da sergilendikten sonra yıl içerisinde açık arttırma ile Koruncuk Vakfı tarafından açık arttırma ile satılacak olan eserlerden elde edilen gelirle “Koruncukköy – Urla Çocuk Köyü’nün gereksinimlerinin giderilecek olması daha da bir anlam katmış bu güzelim sergiye.
Serginin Proje Direktörü ve Küratörü Fahri Özdemir. Şiirler Namık Kemal, Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih Cevdet Anday, İlhan Berk, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Rüştü Onur, Özdemir Asaf, Mücap Ofluoğlu, Arif Damar, Attilâ İlhan, Ahmed Arif, Turgut Uyar, Muzaffer İlhan Erdost, Gülten Akın dahil toplam 37 şaire ait.
Dizeleri resim ve heykelleriyle yorumlayan sanatçılar da Asaf Erdemli, Ali Kotan, Ercan Ilgaz, Fevzi Karakoç, İbrahim Örs, Halil Akdeniz, Azat Yeman, Habip Aydoğdu, Osman Dinç, Şahin Demir, Hasan Pekmezci, Emre Lüle dahil toplam 37 ressam ve heykeltıraşa ait.
Küratör Fahri Özdemir’in, şairlerin şiirlerini el yazılı haliyle sağlayarak sergilemesi de ayrıca bir güzellik ve sürprizdi. 2016 yılıydı sanıyorum ressam Nurhan Çamöz Açıkbaş’ın ‘Renklerin Dizeleri’ adlı soyut-figüratif eserlerin yer aldığı yağlı boya sergisini de aynı şekilde çok sevmiştim.
Cer Modern’den çıkıp da, Kızılay’da hafta sonu taşkalası içindeki insanların arasına karıştığımda az önce içtiğim zencefilli gazozun tadı damağımda kalmış, kokusu havaya karışmıştı. Sergiden dilime takılan da “Yaşam şuncağız bir şey işte”, “iklim değişir, Akdeniz olur gülümse” (ŞD/HK)
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.