Yaşlılık: Gözlerimizdeki Işığın Sise Dönüşmesini Engellemek Elimizde
Daha uzun yaşamak ya da yaşlanmamak(moda deyimle anti-aging) için yazılı ve görsel medyada her gün ayrı bir reçete yayınlanıyor.
Reçetelerin ortak yönlerini toparlayacak olursak…
Az ve sık ye. Kahvaltıyı atlama. Akşam hafif ye. Bolca balık, bakliyat, tahıl, sebze tüket. Günde bir kase yoğurt ye. Alkol ve sigarayı ağzına alma. İlaçlarını zamanında al. Vitamin ve oksidan kullan. Zayıfla. Spor -hiç değilse yürüyüş- yap. Açık havaya çık, güneşlen sabah saatlerinde. Uykuyu ihmal etme.
Aile ilişkilerini düzenle. Stres asla yok. Kendini gereksiz yere yorma. Erken tanı ve önlem almak için düzenli sağlık kontrolü yaptır. Cinsel yaşamını düzenle. Estetik mucizelerinden yararlan. İlle de kozmetik kullan. Teknolojiden uzak yaşa. İbadet yap. Su kenarında yaşa. Yaylaya çık. Üç beyazı (un-şeker-tuz) unut. Meditasyon yap. Büyük şehri terk et.
Bol kahkaha at. Az gözyaşı dök. Yeter ki üret. Bedenini diri, ruhunu duru tut. Kaygılarını azalt. Her şeyden yakınmaktan vazgeç. Geçmişte zevk aldığın, ilgilendiğin şeyleri sürdür. Önce kendini, sonra çevrendekileri sev, say. Elindekini, evindekini paylaş. Alınganlığı bırak.
Çevrendekilere mesafeli yaklaş ama güven. Gerileme ve kayıplarını kabullen. Yardımcı araçları kullan. Özgüvenini koru. Eşini akranlarını yitirdiğinde üzülme. Kendinle, sevdiklerinle, çevrenle barışık ol vb. vb. vb.
Peki; hayatın içinde bunların tümünü uygulamak mümkün mü? Bence; hayır. Kanımca hayat bu kalemlerin tümünün uygulanmasına izin vermez. Sizce?
Araştırma sonuçları uzun yaşam için genetik yapının yüzde 30, tıbbi olanaklar, hayat tarzı, beslenme ve çevre koşullarının yüzde 70 etkili olduğunu vurguluyor. Yani ne yaparsanız yapın; miras aldığınız genler sonuçta belirleyici oluyor.
Yaşlılık her canlı için döllenme ile başlayıp ölüme kadar devam eden biyolojik bir süreç ise… Yaşlılık yaşam biçimi, hastalıklar ve kişilik özellikleri vb. gibi etmenler nedeniyle insandan insana değişiyor ise… Yaşlanma insanda bir sürü değişikliğe ve gerilemeye yol açıyor ise… Herkesin yaşlılığı bazı ortak özellikler dışında birbirinden farklı ise… Yaşlılık tedavisi olan bir hastalık değil, yaşam sürecinin kaçınılmaz sonucu ise…
Bir yıl, üç yıl, beş yıl daha fazla yaşamak için hayatın tüm güzelliklerinden uzaklaşmağa değer mi? Bu uğurda estetik ameliyatlara, kozmetiklere dünyanın parasını yatırmağa değer mi? Kalabilen ömrümüzün sınırlarını daraltıp, kahretmeğe değer mi? Sonucu değişmeyecek bir şey için gereğinden fazla emek ve zaman harcamağa değer mi? Sonucu değişmeyecek bir şey için ‘ah’lamağa, ağlamağa değer mi? Bence değmez! Sizce?
Yaşlılık döneminde de hayatın diğer dönemlerinde olduğu gibi ‘ifrat’ ve ‘tefrit’ten kaçınmak gerek elbette. Her şeyi gereğinden az ya da gereğinden fazla yemekten, yapmaktan, kullanmaktan kaçınmak gerek elbette.
Herkese uygun gelen reçetelerden değil, kendinize özgü reçeteden hayata uyumlanmak gerekir belki de.
Mesela… 50(+) yaş insanların doğal üyesi olduğu “En Güzel Yaştaki İnsanlar Kulübü”ne aktif üye olabilmek için gerekli koşullardan bazılarını kendimize reçete edebiliriz.
Mesela… Benim reçetemde;
* Hayatımın önceki dönemlerinde bulamadıklarını bulma umudu taşı.
* Tahsil edemediklerini tamamla.
* Geçmişte elde ettiklerinin tadını çıkar.
* Hatalarını düzelt. Yeni hatalar yapma.
* Üretkenliğini sürdür.
* Öğrenmeye devam et.
* Hayat bataryanın tükenmesine izin verme… Şarj et…
* Keyif aldığın şeylerin peşinden koş.
* Olayları sükunetle karşıla.
* İçinde ukde kalanları yap.
* Keşfetmeyi sürdür. Bolca gez… Bilmediğin tatları dene…
* Torunlarına anlatacağın yeni yaşantıları deneyimle.
* ‘Mecburi’ beraberliklere son ver. Hayata aynı/benzer pencerelerden baktığın kişilerle beraber ol.
kalemleri yer alıyor.
Durdurulamayan yaşlılık dönemini ‘ahhh’ ile geçirmek yerine, ‘ohhh’ ile geçirmek insanın elinde ise yaşlanmakta olan her insanın; ortalıkta dolaşan “daha uzun yaşama” ya da “yaşlanmama(moda deyimle anti-aging)” reçetelerinden ve “En Güzel Yaştaki İnsanlar Klübü”nün ‘aktif üyelik koşulları’ arasında sayılan kalemlerden yararlanarak hazırlayacağı kendine özgü reçeteyle hayata uyumlanması mümkün…
Kendimize yazıp, harfiyen uyguladığımız bu reçetemiz sayesinde yaşlılığın gözlerimizdeki ışığı sise dönüştürmesini engellemek elimizde ise, denemeye değmez mi? (ŞD/TK)
*Şadiye Dönümcü. sosyal hizmet uzmanı.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.