Uçun Kuşlar Uçun ``Cavır İzmir``e Doğru
İzmir’i sever misiniz? Ya yolculuk yapmayı? Türkü söyler, zeybek oynar mısınız? Farklı tat ve kokulara açık mısınız? Peki, hatıralara ev sahipliği yapar mısınız? Eğer bu sorulardan sadece birine bile “evet” dediyseniz Muammer Ketencoğlu (1) sizi, 1922 öncesi İzmir’ine, akordeon, gitar, keman, klarnet, trompet, davul, tambur, kanun, buzuki, bağlama, kemençe, kontrbas, lavta ve vurmalı çalgılar çalan müzisyenler ve Türkçe, Yunanca ve Yahudi İspanyolcasıyla(Ladino) türküler söyleyen vokallerin eşliğinde, 57 dakika 48 saniye sürecek bir yolculuğa davet ediyor.
Ben, kendime Muammer Ketencoğlu‘nun “İzmir Hatırası: Eski İzmir’den Türk, Rum ve Yahudi Türküleri” adlı kitap + CD’sini (2) hediye ettim ve şimdilerde sıkça bu yolculuğa çıkıyorum.
Daha ilk dinleyişte tanıdık ezgiler
Zaten albümde yer alan on yedi ezgi, insana daha ilk dinleyişinde tanıdık geliyor. Bu yüzden sonraki dinleyişlerinizde her defasında farklı bir güzellik, koku yakalayıp daha bir sevdiğiniz yerlere yapılan mükerrer yolculuklara benziyor. Yanınıza aldığınız albüm kitabı da bu yolculukta rehberlik yapıyor.
Sanatçı eski İzmir’in zengin ve karmaşık müzik geleneğini bizlere bütünlüklü olarak sunma amacıyla yola çıktığını söyleyip ardından ekliyor:
“Sesi ve kokusuyla kalbimde yeri çok büyüktür İzmir’in. Çok küçükken Tire’den İzmir’e sabah beş treniyle yaptığım yolculuklar… Sokak satıcıları… İlle de Karşıyaka Vapuru… Haşlanmış mısır… Mısır koçanı ile denizin buluşma sesi… Kemeraltı’ndan alınan oyuncak kemanım… Bornova Körler Okulu… Münevver öğretmenim sayesinde hayata, Bayram öğretmenim sayesinde müziğe bağlandım. Bu yüzden büyümekteyken beni besleyen o yaşlı şehre daha önce hiç sunulmamış bir hediye bırakmak istedim.”
Kitabın öğrettikleri
Albüm kitabından; İzmir Türk Halk Müziği’nin Ege’nin müzik, halk oyunu ve giysi geleneğinin temelini oluşturan Zeybek kültürünün etkisinde kaldığını, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecindeki otorite boşluğu ve toplumsal eşitsizliklerin zeybekliğe Batı Anadolu’da yaşam alanı yarattığını, cumhuriyetle birlikte zeybeklik kurumu ortadan kalkmışsa da, onun yüzlerce yıllık kültürel .birikiminin ürünü olan ezgi ve oyunların her vesileyle icra edildiğini, zeybeklerin; tempo /birimlerine göre ağır–ağırca-kıvrak olarak sınıflandırıldığını, ritmik yapılarının aksak, makamsal yapılarının Rast, Dügah, Segah olduğu, davul- zurna, bağlama ailesi,kaval, kabak kemane, keman, ut ve darbukanın eşlik ettiği zeybek oyunlarının çoğunun solo nitelikli olduğu ve doğaçlama sergilendiğini öğreniyoruz.
İzmir Rum Halk Müziği geleneğinin adalardan taşınan neşeli şarkı ve danslarla, Anadolu’nun ağırbaşlı balat ve zeybeklerinin etkisiyle zengin ve karmaşık olduğunu, şarkı ve dans havalarına keman, santur, dümbelek ve tavanın eşlik ettiğini, dans ve şarkı repertuarını balo, ağır sirto, alestika, kasap havaları, karşılamalar ve zeybeklerin oluşturduğunu, şarkıların şehrin oturaklı havasını ve kültürel tamamlanmışlığını gösterdiğini, kaygısız ada havalarının neşesini ve dokunaklı Anadolu duyarlılığını taşıyan şarkıları söyleyen müzisyenlerin Türk, Rum, Ermeni, Yahudi, Levanten ve Çingene olduğunu, Sefarad kültüründe “romans” denen şarkıların müzik eşliğinde söylenen kısa dramatik anlatı ve hikayeler bütünü olduğunu da kitaptan öğreniyoruz.
Bu şarkıları ben çok sevdim
Albümdeki “İzmir Üçlemesi”, ezgileri birbirine çok benzeyen bir kolaj olup; adeta çalışmanın özeti gibi. Ladino dilinde hüzünlü bir Yahudi halk şarkısı (En Este Mundo–Bu Dünyada.- Vokal:Janet-Jak Esim), Türkçe dilinde İzmir-Tire’den bir aşk türküsü (Oduncular Dağdan Odun Endirir – Vokal: M. Ketencoğlu) ve Rumca söylenen İzmir-Bayındır’dan geleneksel Rum aşk şarkısının (Ipopsia Na Mın Ehis –Şüphe Duyma Sevgimden- Vokal: Stelyo Berber) birer kıtasından oluşturulmuş.
“Mendilimin Ucuna Sakız Bağladım Sakız, Alt’ay Oldu Ben Bu Dağı Aşalı, Hürmüz Hanım Milo Mu Ke Mandarini, Yalo Yalo” ve “Uçun Kuşlar” şarkılarını ben çok sevdim.
Gavur İzmir'i kucaklamaya davet
Bu albüm aracılığıyla yüreğimizi İzmir’de yüzyıllarca benzerlik ve farklılıklarıyla beraber yaşamış Türk, Rum ve Yahudilerin anlattıklarına açmaya, Gavur İzmir’i kucaklamaya davet eden sanatçının davetine icabet edenlerin büyük keyif alacağının altını çizerek yazıyı noktalayalım ki; söz müziğin ve yollar sizin olsun.
“A-na-yı, ba-ba-yı, ya-ri s-ıla-ya at-tım / U-çun kuş-lar u-çun İz-mi-r’e doğ-ru.” (ŞD/TK)
(1) Muammer Ketencoğlu, 1964, İzmir doğumlu. Körler Okullarında müzik eğitimi aldı. Akardeon ustası. Rebetiko, Batı Anadolu Folklörü ve Balkan müziğinin tanınmış ismi. Geleneksel müzik alanında uluslar arası düzeyde aranan sanatçı. Albümleri: Sevdalı Kıyılar(1993), Rebetiko Seçkileri(1994-1996), Halktan Ezgiler(1995), Karanfilin Moruna – Ayde Mori (2001), Balkan Yolculuğu(2007)
(2) Kalan Müzik.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.