Rengahenk Yaşlılar

Bari Sen Anla Beni Ananecim

Bari Sen Anla Beni Ananecim

Bizimkilerden  “Ben gençken…”, “Bizim zamanımızda…”, “Benim annem babam…” ile başlayan o kadar çok şey dinledim ki… Bıktım, kendi zamanlarıyla bu zamanları kıyaslama muhabbetlerinden.

Habire kendileriyle beni karşılaştırmaları bayıyor içimi. Alla’sen bir olması mümkün mü ananecim senin, annemin, benim büyüdüğüm zamanların?

Kabullenin lütfen...

Elbette farklı olacak değerlerimiz, anlayışımız. Aramızdaki yaş farkı, aslında çağ- dönem farkı değil mi?

Ananecim sen radyo, annem televizyon, ben internet-cep telefonu çağının insanlarıyız. İzin verin de aramızda fark olsun. Ve lütfen her şeyin değiştiğini ve bilgi çağında olduğumuzu kabullenin.

Sen köyde, annem kasabada ben metropolde doğup büyüdüm ananecim. Sadece doğduğumuz yerler değil, yetiştiğimiz kültürlerde farklı.

Annem ve babam beni amenna kültürüyle yetiştirmediklerinin farkında olmayıp, her konuda beni suçluyorlar. Beni biraz dinleseler, anlamaya çalışsalar bir sürü şeyin değişeceğini görecekler ama… Dinleyen kim?

Sosyal güvenliğin için doğurmadın mı?

Bazen onları anlamak için çaba harcasam da; sonuç alamıyorum. Niye? Ben aramızdaki farklılık mesafesini kapatmaya çalışırken, hayat farklılık mesafesini daha da açıyor. Ananecim sen annemi sosyal güvenliğin için doğurmadın mı? Yaşlandığında sana baksın diye yani…

Annem beni “Ben zaten çalıştığım yerden emekli olacağım. Sosyal güvenliğim var, ama Işıl da bir tas çorba yapıp, haftada bir hatırımı sorsa iyi olur?” beklentisiyle doğurup büyütüyor.

Ama ben genel sosyal güvenlik kurumlarıyla yetinilmeyip, bireysel emeklilik sisteminin de devreye sokulduğu, bakım sigortasına ilişkin düzenlemelere de gereksinim duyulduğu bir dönemde büyüyorum. Ben anneme babama bakmak yerine, devletin emeklisine, yaşlısına bakıma muhtaç olduğu dönemde de bakması gerektiği anlayışıyla büyüyorum. Bu benim suçum değil ki…

Sizler maneviyatla büyüdünüz. Biz ise maddiyatla büyüyoruz. Kimseye tercihleri sorulmuyor ki… Dayatılıyor.

Ananecim seninle aramızdaki yaş farkı 39. Dünya yirminci yüzyılda bu kadar yıla ne kadar çok şey sığdırdı. Eeee, kabul edin bizim aramıza da bir sürü şey sığabileceğini.

Annem babamla üniversite öğrencisiyken evlenmiş. Sen o zamanlar kıyamet kopartmadın mı? “Okulun bitsin öyle evlen”, “Sakın doğurma hemen”, “Çalış kızım; kolunda altın bilezik varken” demedin mi?

Dinledi mi seni kızın? Hayır. Öğrenci anne oluverdi. Şimdi ben yapacak olsam; kıyamet kopar.

“Özel okullar, özel dersler, dershanelerde okuttuk seni. Hasbelkader bu okulu kazandın. Bitirip, işe girdikten sonra ne halin varsa gör!” derler ben öyle bir şey yapacak olsam.

Hoş;  şu çağda evlenecek kadar salak değilim ama… Çok iddialı oldu şimdilik deyip yumuşatayım lafı.

Sanki kendileri bu evreden geçmemiş gibi; beni hiç anlamıyorlar. Doğrusu anlamak için çaba bile harcamıyorlar.

İzin verin ananecim ben büyüyeyim

Elbette ailesi insana güç verir. Onların sayesinde özgüvenim arttı. Kişiliğim gelişti. Her türlü gereksinimim karşılanıyor. Onlardan aldığım aşırı destek sayesinde şımarabiliyorum.

Evet, onlara müteşekkirim; Ama bana istemediğim zamanlarda rehberlik yapmalarından, kendi söylediklerini yapmamı istemelerinden  sıkıldım.

Beni çok sevdiklerini, hayatın beni kanırtmasını istemediklerini biliyorum. Ama onlar benim hayatı sınaya yanıla öğrenmek istediğimi, onların deneyimlediklerinden farklı deneyimler elde etmek istediğimi söylesem de anlamazlıktan geliyorlar.

İzin verin ananecim ben büyüyeyim. Büyüyeyim de, bir an önce kendi yaşamımı kurabileyim. Annemlere ekonomik yönden bağımlı olmak, bazen hiç yapmak istemediğim şeyleri yapmama neden oluyor. Ve ben bu durumdan hiç hoşlanmıyorum, inan ki.

Sizlerin hayat deneyimi fazla, söylediklerinin çoğu doğru olabilir. Bana sürekli akıl satılmasına sinirlenip, elimde olmadan tepki verdiğimde gönüllerini kırdığımda üzülüyorum.

İyi de mecbur muyum; her dem onların isteklerini, talimatlarını yerine getirmeğe. Birbirimizi daha iyi anlamak için zamanımız ve sabrımız sınırlı. Adımı “Fevriye” Hanıma çıkarttılarsa da.

Yaptıkları presin bende strese yol açtığını anlayabilseler.Eleştirilmekten, sürekli başkalarıyla kıyaslanmaktan bıktığımı kabul etseler. Eksikliklerimi ya da hatalarımı başkalarının yanında yüzüme vurmasalar.

Her şeyime karışma hakkını kendilerinde bulmasalar.Bir sürü konuda üzerime gelme hakkını kendilerinde görmeseler. Her türlü konuda benden hesap istemeseler. Yaptıklarını sürekli başıma kakmasalar.

Bari sen anla...

Karşılıklı birbirimizi anlayabilsek, tolere edebilsek keşke. Zamane denilenin hızla değiştiğini kabullenebilsek keşke. Her kuşağın değerlerinin farklı olduğunu bildiğimiz halde, bilmezlikten gelmesek keşke.Birbirimizi yıkıp geçmeden anlayamaya çalışsak keşke.

Ama olmuyor işte çoğu kez. Ananecim… Annemle tartışırken bizi izlediğinde hemen kızından yana tavır alıp “Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı.” diyorsun ya sık sık.

Ben de diyorum ki: “Tecrübe, herkesin kendi hatalarına verdiği addır. Anlatabiliyor muyum canım ananecim. Ben, eğer doğurursam tabii, evladımı kendi devrimdeki gibi değil, onların devri için yetiştirmeğe çalışacağım.

Beni anlıyorsun değil mi? Evet; bari sen anla beni ananecim.

* Şadiye Dönümcü; Sosyal Hizmet Uzmanı.

Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın