SHU’ların Uykusunda Uyuyan ‘Keçiören’ Üzerine ‘Nokta’lamalar
Sosyal Hizmet Belleği
Genç meslektaşım sevgili Umut Yanardağ’dan gelen e-posta’dan okudum; Sevgili Hocam Prof. Dr. İlhan Tomanbay imzalı “Keçiören’den Ayrılıyoruz” başlıklı http://www.sosyalhizmetuzmani.org/keciorenayriliyoruz.htm yazıyı.
Limonata kokulu bir Ankara sabahında hüzün bastı yüreğimi.
Alel acele 81’SHA tertiple paylaştım yazıyı, karmaşık duygularla.
Sonra İlhan Hoca’nın “sosyal hizmet eğitimi”ne ilişkin bu bellek tazeleme yazısına kendimce “nokta- nokta” destek vermek istedim; belki başka meslektaşlarımızın da katılmasıyla ortak bellek oluşturmaya vesile olur iyi düşüncesiyle.
Altı yıl önce sevgili hocam Sema Kut’la yaptığım, sözlü tarih-anı-biyografik özellikler taşıyan nehir söyleşinin yer aldığı ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi’nce 2004 yılında yayımlanan “Yaşamla Bütünleşen Bir Mesleğin Öyküsü: Sema Kut & Sosyal Hizmet” başlıklı kitabı elime alıp, “Yaşam Boyu Sosyal Hizmet” bölümünden “nokta- nokta” notlar çıkardım.
Kabul buyurunuz efenim…
- Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı (SSYB) bünyesinde 1961’de açılan Sosyal Hizmetler Akademisi(SHA) ile ilk kez sosyal hizmet(SH) eğitimi verilmeğe başlandı. Eğitim; lise mezunlarının 4 yıllık bir eğitim programı ile sosyal hizmet uzmanı(SHU) olarak yetiştirilmelerini öngörmekte idi.
- Ankara-Sıhhiye Halk Sokak’ta 4 katlı bir apartman olan okul binasının giriş katında kantin, üst katlardaki salonlarda sınıf olarak kullanılmakta, koridorlardaki küçük odalar da hocalar, salonun yanındaki sokağa bakan odalarda da müdür ve yardımcıları otururdu.
- Sosyal Hizmet tarihçesinde;
- Çalışma yaşamına ilişkin yasal düzenlemeler,
- Osmanlı döneminde kurulan Dar-ül Eytamların yönetim şeklinin değiştirilmesi,
- Toplumun her kesiminden insanın katıldığı ve ülkenin iktisadi ve sosyal politikasının bir arada oluşturulması sürecinin başlangıcı açısından İzmir İktisat Kongresinin toplanması,
- Çocuk Esirgeme Kurumu(ÇEK)’nun kurulması,
- Cumhuriyet’in 5. yılında “emek karşılığında yardım’ ilkesine dayalı Yardım Sevenler Derneği’nin kurulması,
-
- Sosyal hizmetleri sosyal yardım boyutuyla ikinci fonksiyon olarak alan SSYB’nin kurulması,
- Devlet planlama Teşkilatı(DPT)’nin kurularak Türkiye’nin kalkınmasının 5 yıllık ulusal planlarla gerçekleştirilmesi
- gibi gelişmeler önemli olup, her alanda bazı yeni görüşlerin ve atılımların oluştuğu yıllarda sosyal hizmetlerin de “yeniden yapılanması” gündeme gelmiştir.
- Ülkemizdeki sosyal refahın geliştirilmesi amacıyla 1957 yılında Birleşmiş Milletler(BM)’ce görevlendirilen Sosyal Refah Müşaviri Miss Hersey’in başlattığı Türkiye’de mevcut sosyal hizmetlerin bilimsel ve mesleki yaklaşımlar çerçevesinde yeniden örgütlenmesine ilişkin çalışma çerçevesinde kamu kurum-kuruluları yetkilileri, akademisyenler ve gönüllü kuruluş temsilcilerinin katıldığı toplantı; bilimsel bir yaklaşım doğrultusunda eğitilmiş elemanların bu işi yapması açısından bir girişim/oluşum başlangıcıydı.
- Toplantıya Başbakanlık Hukuk Müşaviri (bizim de hocamız olan) Müslih Fer, Çalışma Bakanı Sadi Irmak, Psikiatrist Orhan Öztürk ve Mualla Öztürk katılmıştı.
- Alınan kararlar doğrultusunda başlatılan yasallaşma sürecinde örgütlenme ve uygulama aşamalarına geçildi.
- 12.06.1959 tarihli 7355 sayılı Kuruluş Kanunu dayanağında Sosyal Hizmetler Enstitüsü(SHE) 1959 yılında hizmete başladı.
- Bu kanun
- “ … yerine getirecek ve bunların öğretimini sağlayacak ‘sosyal hizmet mütehassıslarıyla (SHM) sosyal yardımcıları yetiştirmeye mahsus yüksek ve orta dereceli öğretim yapmak üzere Sosyal Hizmetler Akademisi(SHA) tesis etmek (Madde 1/h)
- SHA, SHM ve sosyal yardımcıları yetiştirmek üzere yüksek ve orta ihtisas derecesinde nazari ve ameli SH tedrisatını doğrudan doğruya veya üniversite vasıtasıyla yaptırır. SHM yetiştirerek mütehassıs diploması verecek, yüksek öğretim kısmı bir üniversite bünyesinde fakülte veya yüksekokul veya ayrı ihtisas şubesi halinde teşkilatlandırılmak üzere Sıhhat ve İçtimai Muavenet, Maarif Vekaletleriyle üniversite arasında müşterek karara varılarak, işbirliği yapılır. (Madde 9)”
dayanak alınarak Türkiye’de sosyal hizmet eğitimi vermek üzere SHA, 1961-62 öğrenim yılında kasım-1961’de Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Konferans Salonunda yapılan törenle eğitime başladı.
- SSYB bünyesinde Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü(SHGM) 1963 yılında teşkilatlandırıldı.
- Sema Kut, SHA ikinci öğretim yılında göreve başladı.
- SHA’ya dışarıdan Mithat Enç, Nermin Erdentuğ, Sevim Yumrutuğ hocalar derse gelirdi.
- Birleşmiş Milletler Müşaviri Mrs. Setky sosyal bilimlerdeki hocalarla birlikte kurduğu ekiple yaptıkları eğitim programında 1. sınıflara meslek derslerine yer vermeyip, sadece giriş dersleri koymuştu.
- SHA açıldıktan sonra gelen eğitim müşavirleri okula, uygulamaya ve örgütlemeye ilişkin büyük katkı vermiştir. Geldikleri ülkeyi daha önce kağıt üzerinde tanıyan müşavirler daha sonra ülkenin gerçek koşullarını, ilişki kurdukları insanlardan ve kendi gözlemleriyle asıl olarak tanıyordu. Tanıma süreci sonrası eğitime partnerleri aracılığıyla destek olurlardı. Partner olan Türklerin paylaşabilme becerisi ve ülke gerçeklerini göz önünde tutma zorunluluğu önemliydi. Müşavirlerin hiç biri herhangi bir şeyi bize empoze etme yoluna başvurmadı.
- En son gelen müşavir Mr. Bisno dünyada kurulan tüm sosyal hizmet okullarının müfredat programını yapan ve bu konuda uzman biriydi. Çok değişik kültürlerde çalıştığı için çok kültürlü bir anlayış ve bakış açısına sahip olan Mr. Bisno’nun bizim eğitimimize katkısı büyüktür.
- Birleşmiş Milletler Teknik Yardım Bölümünün uzman eleman ve mali desteği bizim eğitimimiz için çok iyi bir olanaktı.
- Eğitim müşavirleri: Mrs. Setky, Mr. Bisno,Mrs. Stoll,Mr. Duning,
- Genel Müdürlük müşavirleri: Mr. Poole, Mr. Fox, Mr. Lundberg, Mrs. Hersey,
- Türk-Amerikan Kültürel Mübadele Komisyonu: Dr. Fancel, Miss Benmels, Dr. Grunner, Dr. Abbels, Dr. Ploynick, Mr. Scott, Mr. Feldman
- İkili antlaşmalar çerçevesinde Mrs. Mariz von Poschell, MrPillai, Mr. Rizvie
bu amaçla ülkemize gelmişti.
- SHA-SHE-SHGM arasındaki üçlü ilişkiler olumluydu
- SHA, eğitimi sağlamak,
- SHE inceleme ve araştırma yapmak,
- SHGM uygulama yapmakla
görevli olduğundan birbirini destekleyerek çalışırdı. Çelişkilerimiz mesleki değil, bürokratik ve yönetsel konulardaydı.
- SHGM’nde genel müdür Osman Yaşar’dı. O müsteşar olunca Dr. Nedim Coşkun genel müdür oldu.
- Osman Yaşar, Dr. Ahmet Üstünoğlu, Dr. Hicran Gözüm, Temuçin Erçağ, Dr. Nedim Coşkun, Fuat İyicil sosyal hizmet tarihçesinde önemlidir.
- Birleşmiş Milletler, CENTO, Hollanda Teknik Yardımı ve Fulbright gibi örgütlerden sağlanan burslardan Günseli Kuntbay, Ülker Ergun, Rezzan Taşçıoğlu, Birsen Gökçe, Nuran Sayın, Güven Etkin, Ziya Akaya, Fuat İyicil, Nihal Turan, Derman Barın, Emre Kongar, Ergin Sözöz, Nesrin Güran, Ertan Kahramanoğlu, Sevda Uluğtekin ve Ferit Berk yararlandı. Değişik ülkelerde burs süresi kadar eğitim olanağı sağlanan bu isimlerden bazıları hocalık yaptı, bazıları hocalık yapıp daha sonra ayrıldı.
- SHA, ilk mezunlarını 1965’de verdi. Bazı mezunlarımıza öğrenci asistanlığı olanağı tanındı.
- 1969 yılında SHA Asistanlık Yönetmeliği yürürlüğe girince Sevda Uluğtekin, Ertan Kahramanoğlu, eklin Besim, Erkan Öngel, Şener Koçyıldırım, Beril Tufan, Işıl bulut, Ergin Üstünoğlu, Ferit Berk, Güven Etkin, Zuhal Arnaz, Mehmet Yahyagil asistan olarak atandı.
- Ertan Kahramanoğlu ve Ergin Üstünoğlu SHGM’de genel müdür yardımcılığı yaparken okulda da derse girmeyi sürdürdü.
- Erkan Öngel Amerikan Kültür Heyeti’nce sağlanan Sosyal Refah Araştırması konulu bir bursla Pittsburgh Üniversitesinde doktorasını yapıp, döndüğünde bir süre Akademi’de çalıştı sonra YÖK üyesi oldu.
- İlk yıllar öğretmen asistanı olarak alınan elemanlar/mezun öğrenciler ardından uzmanlık sınavı vererek öğretim görevlisi olma sıfatını kazandı. Bu isimlerden bazıları üniversitelerin diğer bölümlerindeki programlara katılarak doktora alanlar oldu. Hacettepe Üniversitesine afiliye sonrası yüksek lisans ve doktora programları açılınca bu sorun ortadan kalktı.
- Sema Kut, 1963’de Uluslararası Sosyal Hizmet Okulları Birliği(IASW)‘nin Atina’daki toplantısına katıldı.
- SHA’nın Uluslararası Sosyal Hizmet Okulları Birliği’ne üye olması ve Sema Kut’un yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi okulu ve ülkeyi tanıtmak, SH eğitimine ilişkin deneyimleri paylaşmak, bilgi alışverişi yapmak, uluslararası standartlara ulaşmak, eğitimin kalitesini artırmak açısından anlamlıdır.
- Uluslararası Sosyal Hizmet Okulları Birliği üyeliği eğitim programının uluslar arası kuruluşlarca kabul edilmesi, mezunların diğer ülkelerde de ileri düzeyde mesleki eğitim olanağı tanınmasının önemini SHU’lar yıllar sonra anladı. Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde SHU Derneği’nin girişimleri esnasında eğitim ve alan akreditasyonunun tam olduğu anlaşıldı.
- Sosyal Hizmetlerin tarihsel geçmişinde bazen birey bazen toplum daha fazla ağırlık kazanmışsa da sonuçta ikisi bütünleşmiştir.
- SHA’nın ilk müfredatı “generic” idi yani her bir sosyal hizmet yöntemini her durumda uygulayabilen uzmanlar yetiştirmekti.
- Kanunda adımız “Sosyal Hizmet Mütehassısı” idi, daha sonra “Sosyal Hizmet Uzmanı” dendi. Bu bilimsel uzmanlık değil, mesleki uzmanlıktı ve bu tartışma hiç bitmedi.
- Sosyal hizmet eğitimi başlangıçta tıp modeline özenilerek bağıtlandığından tedavi edici ve önleyici yönü, yani bireysel ve toplumsal yönü olmuştur.
- İhtisaslaşma yaklaşımının seçilmesi durumunda ihtisas kurumlarına gereksinim olacaktı. Oysa mezunların gittiği kurumlarda yöntem açısından ihtisaslaşma yoktu. Yani sorunun ‘tak’ diye çözümlenmesi gerekiyordu. Mesela… Yoksulun toplumla entegre olması yaklaşımından çok, yoksulun yaşadığı yoksulluğun o an için giderilmesi yönlü yaklaşım ağırlıklıydı. Oysa sosyal hizmetlerin amacı; yoksulluğun ortadan kaldırılmasıdır. Aç insana balık verme değil, balık tutmayı öğretme meseli.
- Genelci yaklaşımda yöntemlerden çok, sorunlara yönelim vardır.
- SHA’nın ilk müfredatında mesleki açıdan her yöntem (kişisel-grup-toplumla çalışma, araştırma) okutuluyor, derslere daha çok yabancı hocalar giriyor ve dersi İngilizce anlatıyor, tercümanlar da çeviriyordu. Tercüme dersler çok verimli olmuyordu; terminolojik bocalamalar nedeniyle.
- SSYB bünyesinde olmanın avantajları (öğrenciye burs verilme, mezunların kadrolara atanması vb) olduğu gibi dezavantajları (bürokratik ortamda akademik çalışma yapma güçlüğü vb.) da vardı.
- Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) işbirliği ile başlatılan “Sosyal Yardımcı Yetiştirme Programı”nda amaç; koruyucu aile konusunda eleman yetiştirme idi. SHA’daki tam zamanlı hocalar bu çalışmada yer aldı.
- Çıkarılan “Sosyal Yardımcıların İstihdam Tarzları Vazife Salahiyet Tüzüğü” ile sosyal yardımcıların Sağlık Bakanlığında işe yerleştirilmesi sağlandı. 1965’deki ilk mezunlara verilecek diploma için yurt içi-dışından örnekler getirtildi.
- SHA ambleminin ilk yıl Güzel Sanatlar resim bölümü öğrencileri arasında açılan bir yarışma sonucu saptandığı bilinmekte ise de, tasarımcısının Enver Enver Oymak’ın olduğu da söylenmektedir. Amblemde bir el insanları –kadın-erkek-çocuk- yani toplumu avucuyla yukarıya kaldırıyor. Renkleri de kahverengi, sarı ve beyaz.
- SHA’nın ilk yıllarında öğrenciler mülakatla alınırdı. Milli Eğitim’e bağlı Test Bürosu okuldaki hocalarca hazırlanan soruları test formatına aktarmıştı. Mülakat öncesi bu testler öğrenci adaylarına uygulanırdı.
- Mülakat sistemi işleyişi şöyle: Üniversiteye giriş sınavına giren adaylardan başvuranları, aldıkları puana göre sıralanır ve mülakata davet edilirdi. 2-3’er kişilik timler halinde öğrencilerle görüşülürdü. Sonuç; öğrencilerin mülakat puanına 2, sınav puanına 1 ağırlık verilerek sıralanır, kontenjan kadar öğrenci alınırdı. Aday sayısı arttıkça bu iş yapılamaz hale gelince üniversiteye giriş sınavı puanı esas alındı.
- 1968 yılında Ankara Gazi Lisesi Müdürlüğünden gelen bir yazı ile “kurdukları rehberlik servisinde sosyal hizmet uzmanı görevlendirilmesi“ talep edilmiş ise de ancak uygulanma için öğrenci gönderilebilmiş.
- SHA’ da uzun yıllar çeviri “pembe” kitaplar okundu. “Hep yabancı kitaplar okutuluyor, yerli materyal yok!” eleştirirsi ve tartışması hiç bitmedi.
- Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı çerçevesinde her yıl değişik ülkede yapılan Avrupa Kalkınma Programı toplantısı 1966’da Türkiye’de İzmir’de Efes Otelinde yapıldı. Toplantı teması Avrupa Bölgesinde Sosyal Refah Standartları olarak saptanmış, ev sahibi ülke olunduğundan usul gereği toplantı başkanlığını Sema Kut üstlenmişti. Bu toplantı sosyal hizmetler alanında ilk uluslar arası toplantıdır.
- Okulu tanıtan bir film yaptırılmıştı.
- Halk Sokak’taki binada Eğitim müşaviri Mr. Dunning’in sayesinde İngiliz Kültür Merkezi ile yapılan anlaşma ile her cumartesi sabah bu merkezde öğrencilerle kolokyum yapılır, çeşitli sefaretlerden alınan sosyal hizmetlerle ilgili filmleri ya da sanat filmleri izlenirdi.
- İlk Milli Sosyal Hizmetler Konferansı 1959’da yapılmış, ikincisinde de çocuklara ilişkin sorunlar tartışılmış.
- 3.Milli Sosyal Hizmetler Konferansı hazırlıkları 18.02.1967’de başlamış olup, konferans başkanı Muslih Fer, sekreterler de Sema Kut ve Nihal Turan idi. 11.12.1968’de TSE salonunda yapılan toplantıya Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, hükümet erkanı ve üst düzey yöneticiler katılmıştır.Bu konferans sosyal hizmetlerin örgütlenmesi açısından anlamlı sonuçlar vermiş, sunulan tebliğlerin bazıları kalkınma planlarında yer almıştır.
- Konferansta SHA’lı öğrenciler ellerine pankartlarla sahnenin önünden ellerinde pankartlarla geçmişti. Bir pankartta “Film değil, bilim istiyoruz.” Yazılıydı.
- 1968’li yıllarda ülkenin her yanında gelişen m öğrenci olaylarından SHA’da nasibini aldı.
- 1967-68 ders yılı açılış törenine Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Cumhuriyet Senatosu Başkanı İhsan Şevki Atasagun gelmişti.
- 10.07.1967’de “SHA Genel Yönetmeliği” ile “SHA Meslek Dersleri Asistanlık Yönetmeliği” taslaklarının hazırlanması için oluşturulan komisyonda Birsen Gökçe, Nihal Turan, Mr. Rizvie, Fuat İyicil ve Sema Kut çalıştı. Meslek, eğitim ve kurumsallaşma açısından önemli olan bu yönetmelikler 08.04.1969’da Resmi Gazete’de yayınlanmıştı.
- SHA’da oluşturulan ilk Yönetim Kurulunda Sema Kut başkan, Fuat İyicil, İhsan Kuntbay, Nihal Turan, Nesrin Güran üye idi ve ilk toplantı 28.04.1969’da yapılmıştı.
- SHA’nın ilk yılları ülkenin planlı kalkınma sürecine geçişi ile eş zamanlı olduğundan eğitimde bir sosyal hizmet yöntemi olan Toplum Kalkınması ve Toplum Organizasyonuna ağırlık verilmiştir.
- Toplum Kalkınması bir aksiyon yöntemi olduğundan uygulanması önemliydi. Bu bağlamda DPT-SHA işbirliğiyle toplum kalkınmasının temelini oluşturma amacıyla başlatılan envanter çalışması sonuçlandırılamadı.
- İçişleri Bakanlığı- SHA işbirliğiyle Kentsel Toplum Kalkınması Projesinde öğrenciler büyük bir zevkle çalışmıştı.
- Bünyan köylerinde başlatılan çalışmalar Bakanlıkta konu çok el değiştirince istenilen sonuçlara ulaşamasa da, öğrencilerin bu yöntemi/yaklaşımı öğrenmesi açısından yararlı oldu. Bu çalışma “Köylünün aklı gözündedir.” atasözünü doğruladı adeta.
- Ankara dışında, kırsal alanlarda yapılan uygulama çalışmaları –belli eksikliklere karşın- başarıyla gidiyor olsa da mali kaynak yetersizliği, ülkenin siyasal yapısı ve giderek artan öğrenci sayısı nedeniyle sonlandırıldı.
- Türkiye Aile Planlaması Derneği(TAPD)’CA Ankara-Topraklık’da açılan Toplum Merkezi toplum odaklı çalışmaların ilk örneğidir.
- Ankara dışı uygulama çalışmalarında ve birincil sosyal hizmet kuruluşları dışındaki hastane, okul, rehabilitasyon merkezi, gönüllü kuruluşlardaki uygulamalar sırasında supervizör sıkıntısı yaşandı.
- Birsen Gökçe-Sema kut tarafından başlatılan öğrenci danışmanlığı(adviser) da sistem kaynaklı sorunlarla sürdürülemedi.
- Bakanlık uhdesinde iken DİE’ce yaptırılan “Sorunlu Aileler ve Çocukları” konulu araştırmanın anket ve mülakatlarını öğrenciler yaptı.
- Bir üniversiteye bağlanmak için çeşitli girişimler oldu ise de başarılamadı.
- 12 Eylül sonrası 1982’de kurulan Yüksek Öğretim Kurulu(YÖK) tüm yüksek öğrenim kuruluşlarını uhdesinde topladı.
- Sosyal hizmet eğitimi YÖK öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılır.
- 20.07.1982 tarih ve 17760 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme ile SSYB’na bağlı SHA yok edilişinin paralelinde 45 sayılı KHK ile yapılan düzenleme ile ad ve statüsü değiştirildi. “Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu” adıyla Hacettepe Üniversitesi’ne bağlanılarak, tüm personelin yeniden atama, öğrencilerin de yeniden kayıt işlemine gerek kalmaksızın görevlerine ve öğrenimlerine devam etmeleri, maliki bulunduğu taşınır ve taşınmaz malları ve her türlü hak ve yükümlülüklerin kuruma haiz olması sağlandı.
- SHA müdürlüğünden ayrılarak 1979-82 arası HÜ. Çocuk Sağlığı Enstitüsü’nde görev yapan Sema Kut, 01.09.1982’de ilgili yasa uyarınca münhal bulunan Yüksek okul müdürlüğüne atandı.
- 01.11.1982’de de Şener Koçyıldırım müdür yardımcısı olarak atandı.
- Bağlanma süreci çok yönlü sıkıntılıydı. HÜ. Sosyal Çalışma Bölümü öğrencileri ile SHA’lı öğrencilerin eğitimleri iki farklı programda yürütüldü.
Kitaptan çıkarttığım “nokta- nokta notlar”ı burada sonlanırıyor, ancak yazıya devam ediyorum uzadığının bilincinde olsam da…
Yazını başlangıcında “Keçiören’den Ayrılıyoruz” başlıklı yazıyı 81’SHA tertip arkadaşlarımla paylaştığımı söylemiştim ya.
Onlardan ses verenler oldu.
İlk ses sevgili Ekrem Uca’dan…
“ (özetle) Sosyal Hizmetler Akademisi’nin mermer merdivenleri ve duvarları benim icin çok görkemliydi..
Sema Hanımın elinde çantası ile okula girişini… Bir ara müdürlüğe vekalet eden Şener Bey’in babacan tavırlarını….Ertan Bey’in ileride siyasete atılacak kişilerde rastlanan herkese olabildiğince eşit mesafede olan duruşunu… Rahmetli İbrahim Yasa’nın sempatik hallerini, ince kravatlı gri takımını… Erden Hanımın kıvırcık siyah saçlı gözlüklü akademik-kıdemli öğrenci hallerini… Unutmadım.
Aramızdaki) hengameli ve devingen ve de temiz niyetli çekişmelere girersem altından kalkamam hatta ezilirim.
Mesela… Neşe’ nin müzik seti yüzünden bir arkadaşımızdan fırça yemesini… Ahmet Hasan’ın çelebi tavırlarını… Saduş’un (bu ben oluyorum. ŞD.) anaç ama ukala öğretmen tavırlarını, bazen de gözlerini kısıp muzip duruşlarını… Bülent’in büyük adam hallerini… Ferit, Tonga ile Selcuk’un aynı dergahta olduklarını… Nihat’ın saf ama zeki hallerini… Mine’nin kel alaka duruşlarını… Nurcan’ın Rita Haywort’vari sac modellerini ve Ümmü Gulsüm’vari gözlüklerini unutmadım elbette…
Benim Ruşen Keleş Hoca’nın dersinden milleti “Dışarı çıkın! Bir şeyler oldu.” diyerek sınıfı boşalltırmamı, Hoca’nın beni disipline verme girişimini de unutmamışım. Oligarşinin yedek lastiğine yakışmayan uç tavırlarımı da unutmamışım.
Özlem ve sevgiyle… Ekrem Uca. 81-SHA
İkinci ses sevgili Şafak Özşah’tan…
“Okula kaydımı yaptırmak için Ulus’tan dolmuşa bindim ve şoföre Akademi’de ineceğimi baştan söyledim. Dolmuş şose den gidiyordu. Fakat, yol bana o kadar uzun geldi ki… Neyse… Yolun sonunda yüksek yapılar ve kalabalık bir merkez görünce kendi kendime “Okulumuz uzak ama merkezi bir yerde” diye düşündüm. Şoföre, Akademi’de ineceğimi tekrar hatırlatınca beni unuttuğunu ve tekrar Ulus’a geldiğimizi söyledi. Kayıt için aynı dolmuşla ikinci bir yolculuk yapmam gerekti.
Sağlıcakla kal… Şafak Özşah. 81-SHA
Üçüncü ses –fotoğraf- demeliyim- sevgili Cemal Yağcı’dan geldi. 81-SHA mezuniyet töreninden estantaneler göndermiş.
Dördüncü ses bu yazdığımı bilen 2008 mezunu Umut Yanardağ’dan…
“ Sayın Tomanbay’ın yazısı bizde eksik bir şeyi hatırlattı bana. Artık Keçiören yok! Aslında bundan bir yıl önce Sevil ATAUZ belki de okulda son buluşmamız olacak diye mezun buluşmasına davet ettiğinde, bir tekerleme ve efsane olan Beytepe’ye taşınma mevzusu (30 senelik belki daha fazla) inandırıcılığını yitirdiğinden mi ne katılmak istememiştim. Ama hocalarımızın ‘facebook’larından anlaşıldığı üzere de, eşyalar toplandı ve Çiftasfalt hikayeleri artık bir asker hikayesi gibi yeni nesile anlatmak üzere sonlanıyor. Bir meslek grubunun tek okuldan mezun olma geleneği bozulduğu gibi…
Gelişen büyüyen bir mesleğin belki de fiziki görünümleri bunlar!
Oysa herkesin ne kadar çok anısı vardır orada. Nerede okuduğun sorulduğunda bin bir zorlukla anlatılan sosyal hizmet mesleği kadar anlatılması zor olan Keçiören semtinin ve okulun efsanevi hikayeleri. Ve o efsaneler ile büyüyen ağaçlar… Kimin yazdığı bilinmez silinememiş DEV-YOL yazısı… Solculuğu bile farklı olan her şeyin hep birlikte yapıldığı – herkes üniversite der bizim okul diyoruz) o okul binasının çok geniş ve güzel bahçesi… Çok küçük ama çok anlamlı orta bahçesi… Öğrenci etkinliklerine, toplantılara, panellere, oryantasyon ve seminer toplantılarına sahne olmuş konferans salonu….
Ve içinde onca anılar, ilk sunum, ilk aşk, ilk kavga ve insanca gelen tüm duygular…
Mekanla tanımlarsak eğer; Halk Sokak’taki bina ve Beytepe-SOÇ’tan mezun olanlar birinci nesil, Keçiören’deki binadan mezun olanlar ikinci nesilin öğrenci. Bizlerden sonra Beytepe’den mezun olanlara “Siz kaç mezunu sunuz? Nereden mezun sunuz? diye soracak, onlara Keçiören hikayeleri anlatacak ardından da “Bizim zamanımızda da Beytepe’ye taşınacaktı. Biz göremedik, siz gördünüz.” diyeceğiz.
Aslında meslek öğreniminin mekan ile olan ilişkisini değerlendirecek nesnel bir bağlamımız olsa diyebilirdik ki Keçiören’deki bina; Türkiye’nin dört bir yanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının içtenlikle ve kardeşçe ve mesleğini özverili bir şekilde yapmasını sağlar. Dostluklar arkadaşlıklar, ismini bilmesek bile simadan çıkartılan okul arkadaşları, yaklaşık 6 senelik dönemde mezun olan meslektaşları okuldan tanımayı sağlar. Meslektaşların meslektaşlar ile, meslektaşların akrabaları ile evlenme geleneğini, yani karı-koca sosyal hizmet uzmanlığını sağlar. Daha böyle onca şey diyebiliriz elbette.
İçtenliği ve okul kültürünü sanal alemde e-mail grubunda sürdüren, içtenlikle soran, yazmasa bile takip eden, gören-bilen, dedikodu kültürü ile gelişen, az olmanın cemaatçiliğini iyi bir şeye dönüştüren güzel insanlar! Artık Keçiören yok!
Kendi cemaati dışında sosyal hayata dahil olabilecek, belki birbirlerini görebilmek için toplantılar düzenlemek zorunda kalacak, Beytepe alemlerine akacak her şeyiyle farklı değişime açık, değiştiren dönüştüren -bence bu halinden dolayı- idareci ve yöneticileri korkutan o sosyal hizmet öğrencileri ve mezunlarından farklı bir öğrenci/ mezun profili karşımıza çıkacak…
Yazdıklarımda bir şey eksik kaldı; ‘Hoşça kal’ diyebilmek.
Okuldan ayrıldıktan sonra bir daha oraya hiç gitmemesine rağmen hatıralarında kalan o okula hoşça kal diyebilmek yani.
Hoşça kal! Umut Yanardağ. 1988-Keçiörenli SHU
Son söz de bu satırların yazarından.
“Yaşamla Bütünleşen Bir Mesleğin Öyküsü: Sema Kut & Sosyal Hizmet kitabının sonundaki Sema Hoca’nın söylediği cümleyi değiştirerek ekleme yapıyorum.
‘Sosyal hizmet gibi değişime inanan bir mesleğin eğitimini almayı bilerek/bilmeyerek seçen öğrenciler; bu eğitim esnasında toplum gibi insanların da değişebileceğini, değişimin yaşam deneyimiyle sağlanabildiğini öğrenir.
Sosyal hizmet gibi değişime inanan bir mesleği isteyerek/istemeyerek uygulayan sosyal hizmet uzmanları; toplum gibi insanların da değişebileceğini, değişimin yaşam deneyimiyle sağlanabildiğini bilir.
Yaşayalım, görelim ama öncesinde de Beytepe’deki binanın hayırlara vesile olmasını dileyelim.
*Şadiye Dönümcü. 1981-SHA-Keçiörenli SHU.
** SHA ile tanışıklığım öğrenciliğimden öncesine dayalı. Ablam Nadire Halk Sokak’taki binada okula başlamış, son sınıfı Keçiören’deki binanda okuyup, 1972’de mezun olmuştu. Ben onun mezuniyetinden 6 yıl sonra okulu kazanmıştım. Heyecanlıydım. Kolay mı hem Akademi’li, hem Ankara’lı olmuştum.
Kayıt günü saat 11’de Ali Kemal Bilginer ile okul kapısında buluşup, kaydımı yaptıracaktık. Birbirimizi tanımasak da; ‘buluruz nasılsa’ demiştik telefonda. Bulamadık. Kaydımı yaptırıp, Çiftasvalt durağına gittim Kızılay’a inmek için. Bekliyorum. Derken upuzun boylu bir adam bitti yanımda; “Sen Şadiye’misin?” diye soran. “Şey; evet siz de Ali Kemal olmalısınız!”
O sırada otobüs geldi; bindik. Tam hareket edecekken 7-8 kişilik kızlı erkekli bir grup ta otobüse bindi. Ali Kemal’le konuşurken anlamadım nasıl oldu; bir arbede çıktı otobüste. Ali Kemal bir yandan beni kolluyor, bir yandan da kendini savunuyordu küfretmeyi ihmal etmeden. Korktum mu? Şaşırdım mı? Hatırlamıyorum şimdi.
Niye yazdım bu küçük anıyı? Bilmem, yazmak istedim işte.
Keçiören’deki o soğuk binada, 80 öncesinin bütün ülkeyi –ve elbette Ankara’yı ve SHA’yı da– saran o sıcak yılları geçirdik, bir şekilde.
O koca dört yılın üstünden de koskocaman 29 yıl geçmiş.
Selam olsun tüm SHU’lara.
Selam olsun –ve de ışıkları çok olsun– başta Ali Kemal olmak üzere aramızdan ayrılan SHU’lara.
Sürsün gitsin daimi; Halk Sokak’ta başlayıp, Keçiören- Çiftasfalt’da süren ve artık Beytepe’de nakaratı söylenecek olan bu mesleki türkü.(25.06.2010-Ankara)
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.