Şiddetin Sessiz Mağdurları; Geleceğin Vadilerini de Sessiz Sularla Açar.
Acıktığında önüne bir tas çorba ve ekmek konulmayan Ahmet Amca… Sobasını yakacak kimse olmadığından kış günü soğukta oturan Fadime Teyze… Banyo yaptırılmayan, altı temizlenmeyen İhsan Amca… İnsilün iğnesini yapacak kimsesi olmadığından şeker komasına giren Fahriye Teyze…
Ödeyemediği kira yüzünden evinden sokağa atılan Nuri Amca… Üst komşunun 17 yaşındaki oğlunun cinsel tacizine uğrayan Aliye Teyze… Emekli aylığına torunu tarafından el konulan Tacettin Amca… İki sokak ötede oturan çocuklarının ziyaret bile etmediği Esme Teyze…
Gelininin itip kaktığı, horladığı Dürdane Teyze… Damadı istemediği için kedisi, can yoldaşı Pamuk’u sokağa atılan Azmi Amca… Bakıcısının kaba davranışlarına, aşağılamalarına, çirkin sözlerine maruz kalan Gülhanım Teyze… Altına çiş yapmasın diye su verilmeyen İbrahim Amca…
Kolundaki bilezikler için öldürülen, telefonla taciz edilen, hastaneye kontrole götürülmeyen, yaptığı yemekle alay edilen, menkul ve gayri menkullerine ilişkin tasarruf yapılırken fikri alınmayan, küfredilen, tehdit edilen, zorla huzurevine yerleştirilen, istemediği halde çalıştırılan, eline gazoz alacak kadar bile harçlık verilmeyen, bitlenen, uyuz rahatsızlığı olan, başkalarının önünde her yaptığı, söylediği engellenen Ali Amca(lar), Ayşe Teyze(ler)…
Onlar şiddet mağduru. Onlar şiddetin sessiz mağdurları.
Onlar sadece aile içinde değil, toplum içinde de şiddete maruz kalıyor. Onlara yönelik şiddet sosyal, ekonomik, etnik ve coğrafi bölge ayrımı tanımıyor.
Onlara yönelik fiziksel, psikolojik, duygusal ve ekonomik yönlü şiddet çok yaygın. Onlara uygulanan şiddet kayıt altına alınmayıp, evin duvarları arasına sıkıştığından bilinmiyor, duyulmuyor, umursanmıyor.
Onların bazıları ilaçlarını almayarak, bedenine, giyimine özen göstermeyerek ve beslenmesini önemsemeyerek kendi kendilerine de şiddet uyguluyor.
Bilim “Ortalama yaşam süresi uzuyor; istismar ve ihmal de artıyor”, ” Daha uzun süre yaşadığından kadınlar, başkasına bağımlı olarak yaşam sürdürenler, bakımları aile dışındaki üyeler tarafından yapılanlar, kurumda bakılanlar, yoksul, yetersiz sosyal ve fiziki çevresi olanların şiddet görme olasılığı daha yüksek.” diyor.
Onlar belli korkularla şiddete uğradığını gizlerler.
Onların anlattıkları önemsenmez. Söyledikleri kaale alınacak olsa “Aldırmayın; o bunağın teki” denilir.
Onlar öfkeli, korkak, ürkek, çekingendir.
Onların iştahı yoktur, uykusu azdır.
Onlar göz teması kuramaz.
Onlar dokunulmaktan rahatsız olurlar.
Onların vücudundaki kanamalar, çürük ve morartılar, yaralar, kırık-çıkıklar, sıyrıklar, yanıkların –hatta saç dökülmelerinin- şiddet sonucu oluşabileceği –nedense- akla pek gelmez.
Onlar bedenlerini kat kat giysiyle örttüklerinden, gördükleri şiddetin izleri de örtülüyor.
Onların bedeninin genel durumu –hele ki gözleri- ifade eder aslında şiddet gördüğünü.
Onlar şiddeti uygulayan kişiden korkup, ürker. Onlar şiddet uygulayanı sözle ifade ederler. Ama bizler onun bunadığını, paranoid olduğunu düşünürüz hep.Onlara yönelik şiddet konuşulmaz, çocuğa, kadına yönelik şiddet kadar.
Oysa bu şiddetin mağdur ettiği insan sayısı çok yüksek.
Oysa bu şiddet onlarda çok ağır ve derin izler bırakıyor.
Oysa bu şiddetin sonlandırılması zor ama azaltılması mümkün.
Oysa onlar için yapılacak şeyler var. Neler mi?
Onları şiddetten korunma konusunda bilgilendirmek mümkün.
Onlarda kendilerine yöneltilen şiddet konusunda farkındalık yaratmak mümkün.
Onlara yöneltilen şiddet konusunda toplum ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilmesi mümkün.
Onlara yöneltilen şiddet konusunda duyarlılık arttırıcı çalışmalar yapılması mümkün.
Onların çok yönlü rehabilitasyonu için değişik hizmetlerin örgütlenmesi mümkün
Onlara yönelik şiddeti önleyici –ayrıca- yasal düzenlemeler yapılması mümkün.
Onlar için ilgili kamu-sivil kuruluşlar ve medyanın etkin işbirliği yapması mümkün.
Çok zor değil; şiddet vakalarının bildirilebileceği bir telefon hattı kurulması.
Çok zor değil; ihbar vakaların sağaltımının yapılması günümüz koşullarında.
Çok zor değil; şiddet mağduruna ve onu mağdur edene danışmanlık yapılması.
Çok zor değil; mağdurun barınma ve beslenmesinin sağlanması, ekonomik yönden desteklenmesi.
Çok zor değil; fiziksel ve ruh sağlığına müdahale edilmesi, yasal girişimde bulunması için rehberlik yapılması.
Çok zor değil; onların şiddet uygulayanla yüzleştirildikten sonra o kişiden uzaklaştırılması.
Çok zor değil; müdahale sonucu şiddet görmesi engellenenin belli aralıklarla takibinin yapılması.
Çok zor değil; mağdurlar için acil barınaklar açılması.
Çok zor değil mağdurlar için destek grupları kurulması.
Zor ama çok zor değil; yaşlılara karşı her türlü ihmal, istismar ve şiddetin ortadan kaldırılması.
*Şadiye Dönümcü. Sosyal Hizmet Uzmanı.
**Başlıkta Rıfat Ilgaz’ın “Açarım sessiz sularla geleceğin vadilerini” dizelerinden yararlandım.
Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.