65+ Yaşlı Hakları Derneği: “Sokağa çıkmanın engellenmesi yaşlıların ruhsal ve fiziksel durumunu etkiliyor”
Dünyada ve Türkiye’de hızla yayılan koronavirüs salgını sonrasında Türkiye’de 65 yaşın üzerindeki yurttaşların sokağa çıkması kısıtlandı. Bu kısıtlama ile “sokağa çıkma, açık alanlarda, parklarda dolaşma ve toplu ulaşım araçlarını kullanma yasağı” uygulanıyor. Bu geniş kapsamlı önlem, koronavirüsün yaşlılarda özellikle ağır seyretmesi nedeniyle alındı.
65+ Yaşlı Hakları Derneği yazılı basın açıklaması ile beş maddelik talep ve uyarılarını kamuoyuna sundu.
Dernek, herkesi kapsayan “evde kal” çağrısının, yaşlılar için “yasak” şeklinde uygulandığına dikkat çekti. 65 yaş üstü vatandaşlara uygulanan sokağa çıkma yasağının uzamasının yaşlılar açısından sorun yarattığı vurgulanan açıklamada, “Bu sorunların en kolay görünen ve gözleneni, ‘evde hapis kalma’ halinin neden olduğu bunaltıcı ruh durumu. Ancak bu koşulların, yaşlıların fiziki durumunu da etkileyeceği, bağışıklık sistemi üzerinde yeni bir baskı oluşturabileceği yolunda görüşler de var” denildi.
Dernek koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında, evde izolasyon uygulamalarının ve hafta sonlarıyla sınırlı da olsa sokağa çıkma kısıtlamalarının önümüzdeki haftalarda da devam edeceğini dikkate alarak beş maddelik talep ve uyarılarda bulundu.
65+ Yaşlı Hakları Derneği’nin talep ve uyarıları şöyle:
1) 65+ bireylerin, durum ve davranışları, ihtiyaçları, sağlık durumları ve riskleri açısından yekpare bir kitle olmadığı unutulmamalıdır. Bu kişiler arasında, yaşamak için çalışmak zorunda olanlar da var. Başlangıçta ve olayın aciliyetine uygun olarak, tek kalemde şekillendirilen yasak kararının, bu geniş kitlenin farklı durum ve ihtiyaçlarına uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
2) Özellikle bilişsel, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkları nedeniyle özel ihtiyaçları olan 65+ bireyler için, 9 Nisan tarihli İçişleri Bakanlığı genelgesiyle, “özel ihtiyaçları olan çocuk ve gençler” için getirilen istisnaya benzer bir uygulamanın hızla hayata geçirilmesi doğru olacaktır. Böyle bir düzenlemeyle, bu kişilerin, gerektiğinde refakatçılarıyla birlikte günlük fiziki aktivitelerini yapmaları sağlanabilir.
3) 65+ bireylerin, genel sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde, günün belli saatlerinde, kendi mahalleleriyle sınırlı olarak ve temel hijyen önlemlerine dikkat ederek sokağa çıkmalarına izin verilmelidir. Artık işlerlik kazanan İl ve İlçe Pandemi Kurulları, kendi bölgelerindeki ihtiyaç ve koşulları en iyi değerlendirerek, bu iznin ayrıntılarını düzenleyebilirler.
4) 21 Mart tarihli genelgeyle, özellikle yalnız yaşayanlar başta olmak üzere, yaşlıların temel ihtiyaçlarının karşılanması bir dizi önlem alınmıştır. Bu önlemler, valilikler, kaymakamlıklar, büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından büyük özveri ve çabayla yürütülüyor. Ancak yürütülen çalışmaların, yaşlıların temel ihtiyaçlarını –ilaç, gıda ve temizlik malzemeleri gibi- karşılamakla sınırlı kaldığı görülüyor. Oysa, meselenin özü, 65+ bireylerin toplam iyilik halinin nasıl korunacağını düşünmekten geçmektedir. Yaşlıların ruhsal, fiziksel ve sosyal “iyilik halleri” bir bütün olarak ele alınmalı ve bir bütün olarak korunmaya çalışılmalıdır. Bu hedefin, sadece valilik, kaymakamlık ve belediye çalışanlarının çabası ile sağlanması, sürdürülmesi zor gözükmektedir. Bu kapsamlı seferberliğe sivil toplum kuruluşlarının, gönüllülerin katılımı sağlanmalı, teşvik edilmelidir.
5) Bütün iyileştirici düzenlemelere rağmen, salgın koşulları sürdükçe, 65+ bireylerin evde izolasyonu temel koruyucu önlem olacak. Bu durum uzadıkça, aile, akrabalar ve komşulardan oluşan yakın koruma çemberinin üzerine düşen sorumluluk artacaktır.
Not: Bu Yazı medyascope.tv Sitesinde Yayınlanmaktadır.