“65 Yaş Üstünün Psikolojisi”
Salgın sebebi ile aylardır evlerinden çıkamayan veya kısıtlı bir şekilde çıkabilen 65 yaş üstünün psikolojisini hiç düşündük mü? Kendilerini eve hapis olmuş hisseden bu yaş grubundaki kişiler ciddi anlamda sıkıldılar ve unutulduklarını düşünüyorlar. Onları ziyaret etmeye çekinen arkadaşları, çocukları ve torunları tarafından izole edilmenin sıkıntısını yaşıyorlar. Etrafta fazlaca kişinin korunmasız bir şekilde dolaşırken kendilerine “yaşlı” sıfatı takınılarak çevrelerinin kendilerinden uzaklaşmasını üzüntüyle karşılıyorlar aslında. Sokağa çıkma yasağının yaş ayrımcılığına dönüştüğü şu günlerde, bu durumun kişilerde ruhsal travmaya neden olabileceğini unuttuk.
Sokağa çıkma yasağı, bir kesimi virüsün etkilerinden korumayı hedeflerken, bir yandan da yaş ayrımcılığına dönüştü aslında. Bu da toplumda o kesime karşı “damgalanma” duygusu yarattı ve bu uygulama ile 65 yaş ve üzeri vatandaşlar toplumdan izole oldu. Bu durum onlarda karamsarlık ve güçsüzlük gibi duyguları beraberinde getirdi ve depresyonu da tetikledi. Aynı zamanda ölüme yakın oldukları gibi bir duyguya neden oldu ve bu uygulama ile ileri yaş grubunun psikolojik durumu göz ardı edildi.
65 yaş ve üstü kişilerde ortaya çıkan yaşlılık psikolojisini yalnız kalma, ölüm korkusu, yakın kayıplarının ardından gelen yalnızlık da besliyor, bu yüzden özellikle bu dönemde sosyalleşme aslında büyük önem taşıyor. Bu yaş grubunu toplumdan izole ederek, onlara terk edilmiş duygusu ile beraberinde yalnızlık duyguları yaşatıp kişileri ağır bir depresyonun içine çekebileceğimizi unuttuk. Bu duygu depresyonun yanı sıra onlara unutkanlık ve hafızada derin boşluklar açmasına da neden olabilir. Yaş arttıkça, eski verimden uzaklaşılınca kişinin aklına tek bir şey gelir; o da ölümdür. Yalnızlık duygusunun azaltılması için sık ziyaretlerin yapılması oldukça önem taşıyor aslında. Ziyaret edemiyorsak bile onların yanında olduğumuzu farklı şekillerde göstermemiz gerekiyor.
Salgının devam ettiği şu günlerde bayramı da kalabalık bir şekilde yaşamamız çok mümkün olmayacak gibi. Büyüklerimize ziyarette bulanamasak bile onları unutmadığımızı göstermemiz onları mutlu etmemiz için bir adım olacaktır. Eski bayramların yaşanmadığı son yıllarda, özellikle de bu dönemde uzaktan da olsa eski bayram havası yaratmaya çalışmak hepimize iyi gelecektir. Belki kalabalık bir masanın etrafında bayram yemekleri yiyemeyeceğiz, komşu ziyaretlerini gerçekleştiremeyeceğiz fakat şuan ki koşullarda en azından dostlarımızı, akrabalarımızı unutmadığımızı göstermemiz duygusal anlamada hepimize iyi gelecektir.
Benim temennim önümüzdeki bayramları tekrardan eskisi gibi yaşamak. Korkmadan, çekinmeden bir araya gelerek hoş vakit geçirerek özel günlerin tadını çıkartmak. Bu salgında çok şey öğrendik. Bir dostla sadece bir fincan kahve içmenin bile önemini anladık. Sosyalleşmenin önemini gördük. Hiçbir şeyi ertelememeyi öğrendim mesela ben. Yapabilecekken ötelemenin ne kadar saçma olduğunu gördüm. Umarım en kısa sürede eski hayatımıza döneriz ve yeni öğretilerimizle yaşarız. Mutlu bir bayram olsun. Haftaya kadar sevgiyle..
Not: Bu Yazı ticarihayat.com.tr Sitesinde Yayınlanmaktadır.